Kuzey Kafkasya halkları tarihin her döneminde, vatan ve hürriyet mücadelesinin bedelini ağır şekilde ödemişlerdir. Tüm Kuzey Kafkasyalılar Ruslar tarafından soykırıma tabi tutulmuşlardır. Rusların Kuzey Kafkasya'yı kolonizasyonu sonucu, insanlar topraklarından zorla koparılmışlar; ya sürülmüşler yada acımasızca katledilmişlerdir. İşin en hazin tarafı işlenen bu soykırıma, bugün Çeçenistan'da olduğu gibi, o dönemin dünyasının seyirci kalmasıdır.
Sovyet tarihinin en acımasız lideri ve milyonlarca soydaşımızın katili Stalin'in bir emriyle 2. Dünya Savaşı'nda Kafkasya'nın müslüman halklarından Karaçay-Malkar Türkleri, geçenler, İnguşlar, Kırım Türk-Tatarları, Sovyet Almanları, Gürcistan'ın Ahıska yöresindeki Türkler ve Kalmuklar anayurtlarından Orta Asya'ya ve Kazakistan'a sürgün edildi ve sürgün yerlerinde acı muamelelere maruz kaldılar.
18 Mayıs 1944 Kırım Türk-Tatarları'nın binlerce yıllık atayurtlarından henüz şafak sökerken toptan sürgün edildikleri gündür; aynı zamanda o zulüm günü, 2 Kasım 1943 gecesi bütün Karaçay Türkleri'nin anavatanlarından sürgün edilmeleri ile başlayan bir sürecin, bir insanlıkdışı zulmün bir halkasıydı.
Karadeniz'in kuzeydoğu kıyılarından Hazar Denizi'ne kadar uzanan bir kuşağın adı olan Kafkasya, ülkeyi kuzeybatıdan güneydoğuya doğru uzanarak baştanbaşa kateden ve ikiye bölen Kafkas dağları tarafından coğrafi ve etnik topoğrafyası çizilen bir dünya parçasıdır. Kafkas sıradağları Kafkasya'yı Kuzey (eski literatürde Şimali) ve Güney (eski literatürde Cenubi) Kafkasya’ya da Kafkasötesi (Mavera-i Kafkasya) olmak üzere iki kısma ayırır.
Bulgarların Türk kavimi olduğu tüm tarihçilerin hem fikir olduğu bir gerçektir. Bulgarların tarihi,Hun,Avar ve Hazar tarihi ile sıkı sıkıya bağlıdır.V.yüzyıllarda Bulgar adı ile tarih sahnesine çıkan bu türk kavminin önce Orta Asya’da Tanrı dağları civarında yaşayan Ogur (Onogur,Uturgur,Kuturgur) adlı Türk zümresine mensup olduğu,M.S. 463 civarında Volga-Don bölgesine geldikleri bilinmektedir. Büyük Hun hükümdarı Atilla’nın M.S.453 yılında ölümünden sonra Avrupa’daki Hunlar’ın büyük kısmı Atilla’nın küçük oğlu İmik’in idaresinde (Orta Asya’dan gelen Oğuz boyları gibi) aynı tarihte M.S. 463 yılında Karadeniz ve Kafkasya’nın kuzey bölgelerine gelip yerleştiler.
Karaçaylılar, Kuzey Kafkasya gibi dünyanın tabiatı, havası suyu, en güzel bir bölgesinde, vergi ve askerlikten muaf olarak iyi bir hayat sürüyorlardı. Ancak durum böyle iken muhtemelen 1902 veya 1903 yıllarında yine Acemistan’dan Kafkasya’ya bir ulema heyeti gelmiş. Daha sonraki gelişmelerden son derece ileri görüşlü olduğu ortaya çıkan bu ulema heyeti: “Ey Kafkasya Karaçaylıları siz burada işinizde son derece hür, bolluk içinde ve çok rahat bir hayat yaşıyorsunuz. Ama çok yakında sizin bu rahatınız ve bolluğunuz bozulacak.
Tarih boyunca büyük devletler ve imparatorluklar arasında paylaşılamayan ve sahibolunmak istenilen bir ülke olan Kafkasya’da meydana gelen savaşların ve diğer mücadelelerin sıkıntısını en çok çekenler ve felaketlere en çok maruz kalanlar kafkaslar yani Kafkas Halkları olmuştur. Özgürlüklerine olan tavizsiz bağlılıkları ise müstevlilerin öfkelerini ve kinlerini daima celbetmiştir.
Karaçay Malkarlılar yüksek rakımlı bölgeleri ve dağları çok olan bir ülkede yaşayan Türk boylarından biridir. Onlar merkezi Kafkasya'nın dağ boğazları ve dağ eteklerinde; Kuban, Zelençuk, Malk, Çegem, Çerek nehirlerinin ve bu nehirlerin kollarının kapladığı ovalarda yaşamaktadırlar. Karaçay Malkar topraklarında "Beşbinlikler" diye bilinen zirveler vardır. Kafkasya 'nın en yüksek dağları olan Mingitav, Dıh-tav, Koştan-tav, Kulça bunlardan sadece birkaçıdır. Aynı zamanda; Azav, Terskol, İtkol, Çeget vs. buzulları ve buzulkar alanları bu bölgede yer almaktadır.
Daha Fazla Makale …
Sayfa 5 / 8