N.F. Grabovskiy, Nalçik şehrinde idari işlerle ilgili memurluk yapmış, 1878 yılında da savcılık işiyle görevlendirilmiştir. 1868 Eylülünde bir arkadaşının daveti üzerine Malkarlıların yaşadığı yerlere giderek oraları gezme imkanının bulmuştur. Onu davet eden kişinin Malkarlı olduğunu bilmekle beraber, Grabovskiy yazısında adını belirtmediği için ona ev sahipliği yapan kişinin tam olarak kim olduğunu bilemiyoruz. [s. 36] Grabovskiy orada bulunduğu sırada bir düğün görme şansı bulmuştur. Grabovskiy yazısında, düğünde gördüğü şeyleri ve düğün adetlerini en ince ayrıntısına kadar anlatmaktadır. Bunun yanı sıra ev sahipliği yapan kişiye, kendisinin orada bulunduğu tarihten yüz yıl öncesinde uygulanan Karaçay-Malkar düğün adetlerini de anlattırarak yazısında yer vermiştir.
Bugün yeryüzünde yaşayan Türk kökenli insanların sayısı 200 milyonu aşmaktadır. Bunların 500.000 kadarını Karaçay-Malkar Türkleri teşkil eder. Türkiye’de yaklaşık 20-30 bin Karaçay Türk’ü yaşamaktadır. Afyon ilimizde yaşayan Karaçay-Malkar Türklerinin sayısı 5000 kadardır. Bugün yeryüzünde yaşayan Türk kökenli insanların sayısı 200 milyonu aşmaktadır. Bunların 500.000 kadarını Karaçay-Malkar Türkleri teşkil eder. Türkiye’de yaklaşık 20-30 bin Karaçay Türk’ü yaşamaktadır. Afyon ilimizde yaşayan Karaçay-Malkar Türklerinin sayısı 5000 kadardır. Karaçaylılar ve Malkarlılar birbirinden farklı dile, kültüre ve tarihe sahip iki ayrı halk değil, tersine aynı dil, kültür ve tarihi paylaşan bir Türk boyudur.
Türk kültüründe baharın gelişiyle birlikte yeni bir yılın başlangıcını temsil eden “Nevruz” geleneği günümüzde Türk Dünyasının ortak bayramlarından biri olarak kabul edilmektedir. Kış mevsiminin sona erip, tabiatın yeniden canlanmaya başladığı baharın ilk günleri, bütün Türk boylarında olduğu gibi, Karaçay-Malkar Türklerinde de çok eski zamanlardan beri türlü şenlikler halinde kutlanmaktadır. Türk kültüründe baharın gelişiyle birlikte yeni bir yılın başlangıcını temsil eden “Nevruz” geleneği günümüzde Türk Dünyasının ortak bayramlarından biri olarak kabul edilmektedir. Kış mevsiminin sona erip, tabiatın yeniden canlanmaya başladığı baharın ilk günleri, bütün Türk boylarında olduğu gibi, Karaçay-Malkar Türklerinde de çok eski zamanlardan beri türlü şenlikler halinde kutlanmaktadır.
Ondokuzuncu yüzyılın ortalarında Rusya'da değişik ve ilginç içimli bir içki hakkında bilgiler yayılmaya başlamıştı. Öyle bir içki ki yaşamı uzatan, hastalıkları iyileştiren yani her derde deva bir içkiydi bu. Söylentiye göre sütten yapılıyordu, çok tatlıydı, besleyiciydi ve hafifçe de sarhoşluk hissi veriyordu. Bu içkiyi Kafkasya'da Lermontov da içmişti ve buna Ruslar "keyif veren" anlamında Kefir diyorlardı. Kafkasya'da savaşan ya da çeşitli nedenlerle oralarda bulunmuş olan başka Ruslar da bu içkiden içmişlerdi. Kafkasyalı dağlılar öyle inanıyorlardı ki bu içkinin mayasını, hediye olarak dahi başkalarına verirlerse ya da nasıl yapıldığını öğretirlerse Tanrı onlara çok kızacak, mayayı işe yaramaz hale getirerek başkalarına veren halkı cezalandırıp onları açlığa mahkum edecekti.
Meni tölüme deri bolganla Kafkazdan kelgen adetleni igi biledile. Endigi caş tölüle, artıksızda elleden tışında tuvup ösgenle cuk da bilmeydile. Anı da ayıbı cokdu. Körmeseň neni billikse. Özge va elde caşağanla takılırak bile bolurla. Üylenmegen caşla bıla kızlanı birbirleri bıla süymeklikni üsünden çam etip sölevşivleri, nakırda etivleri tavlu halklanı köbünde cürügen adetdi. Munda caşagan dagıstanlıla bıla çeçenlileni aslamı nakırdanı bilmeydile. Ertde musliman bolganları sebepli unuthan bolurlamı dep oyumum alaydı. Tegeylile, adigeylile, kabartılıla, abazalıla nakırdaga ustadıla, bek cürütedile. Dağıstan halkladan kumuklula da biledile.
Tişiruvlarıbıznı kol işlege ustalıgı kimge da belgilidi. Oka sokgan, har etgen, ganaba tikgen, cün iyirgen, çepken sokgan, cuvurgan sırgan, cabıvlaga oyuv salgan, kiyim biçip tikgen, db. Kart katınla da teri iley edile, ton biçip tige edile, kaptal ete edile. Caş tişiruvla cıyılıp çaçak tüyerge, şaytançalıv eterge da öç edile. Art ala, 1950-çi cılladan başlap bazarkiyim alıp kiygen cürüp tebregeninde çepken sokgan da, kol bıla kiyim tikgen da tarkaydı. Busagatda, ogarıda aytılgan işleni etebilgen tişiruvla bek az bolurla. Kafkasda tuvup, ösüp Türkge köçgen tişirıvladan köpleni tanıganma. Barı da nür betli, ogurlu tişiruvla edile. Uzun cengli, uzun etekli Karaçay çepken-leri, bellerinde kurşakları, başlarında katı kısılgan cavlukları bıla tögereklerine süyüm çaça edile. İçlerinde cavkarın, çıltırı sarkgan cangız birin körlük tül eding. Sabiylege aruv aythan, erkeletgen; erkişileni caklagan, alaga sıy berip allarından ötmegen, birbirlerine kaçan da boluşurga talpıgan alamat insanla edile ala. Bügün da tansıklap eskereme, cerleri candet bolsun.
Yemekler öyle uzun sürüyor ki, o sırada günlük işlerini de rahatlıkla yapabiliyor insan. Sözgelimi, ben para bozdurdum, Türkiye'deki maçların sonuçlarını öğrendim, ikinci devalüasyonun haberini aldım, iki kez alışverişe çıktım. Biraz daha abartsalar evlenip çoluk çocuğa bile karışabilirsin. Ne yaparsın ki âdet böyle. Haritaya baktım tabii Ben bu kez nedenini sormadan edemedim. "Bize gelen konuk üç gün üç gece yer içer, ancak ondan sonra sorarız neden geldin diye," dediler. Ama orta boy bir atlasta rastlamak mümkün olmadı. Aradığımı büyük bir atlasta bulabildim ancak. Nalçik adı, Gürcistan'ın biraz üstünde yer alıyordu ve ben gideceğim yeri biliyordum artık. Yine de biraz daha bilgiye ihtiyacım vardı. Kanşaubiy Miziev'in çevirdiği şiirlerden birkaç Balkar şairini tanıyordum hepsi hepsi. Ona daha fazlasını sormaya da utandım doğrusu.
Bu yazımızda; Dombay-Karaçay'da yapılan Türk Halkları Asamblesi liderler toplantısı (10-14 Eylül 1998) tuttuğumuz notları, gözlemlerimizi, Karaçay'da (14-17 Eylül 1998). Çerkesk'de (17-19 Eylül 1998), Nalçik'de (19-21 Eylül 1998) tarihleri arasında Karaçay, Nogay, Çerkez ve Balkar halk inançlarına dair derlediğimiz bilgiler ile yapabildiğimiz tesbitlere yer vereceğiz. Halk inanç tesbitlerimizde kaynak kişinin kullandığı lehçe tam anlaşılmıyor ise, tercüman vasıtasiyle alınan bilgiler "ikinci elden" olmaktadır. Tercümeyi yapan eğitimli bir kimse ise, anlatılanı değil çok kere kendi bildiği düzeltilmiş metini aktarıyor, bu da alınan bilgilerin aslına uygunluğunu olumsuz etkiliyor. Tercüme yapan toplayıcının (benim) konuştuğu Türkçeyi iyi bilmiyor ise, çok kere eşanlamda kelimeler seçilirdi. Bu durumda da malzeme yararlanıyor özelliğinden yitiriyor.
Daha Fazla Makale …
Sayfa 4 / 5