Bazilanı Farizat, 25 Eylül 1983'te Nalçik'te dünyaya geldi. Ortaokulu 6 No'lu okulda 2000 yılında Nalçik'te bitirdi. Ailesi, Farizat'a eğitimine Moskova'da devam etmesini önerdi. Olumlu cevap için çok fazla beklemedi Farizat. Henüz ortaokuldayken, sanatla uğraşmaya karar vermişti. Farizat'ın en büyük ilgi alanı kumaşlar, dikim ve stiller idi. Her zaman kendi elleriyle kumaşlardan bir şeyler yapabilmek istiyordu. Bu konuda büyük bir yeteneği olduğunu çevresinde ki herkes söylüyordu. "Emek" dersinde notları her zaman en üst seviyedeydi. Farizat böylece geleceğinde ki mesleğine karar verdi. Farizat Tasarımcı-modacı olacaktı ve Moskova Devlet Üniversitesi Dizayn ve Teknoloji Fakültesine girdi. Farizat, son sınıfı bu yıl bitirerek diplomasını aldı.
Meslek seçimin rastgele, tesadüfi değil, bilerek ve isteyerek oldu ve her zaman neyi seçeceğini bildin değil mi?
Evet. Bana Moda ile ilgili her şey çok ilginç ve cazip geldi. Çok iyi çiziyordu. İyi bir stilist ve dizayner olabileceğimi düşündüm hep. Sadece ve her zaman bu mesleği istedim.
Başka hangi mesleği seçebileceğini bile mi hiç düşünmedin? Eğer bu mesleği seçmeseydin?
Hayır. Hedefim tekti. Çok net karar vermiştim. Çok isteyince de oluyor.
Moskova’ya ilk geldiğinde Moskova hakkında neler düşündün? Eğitimin nasıl geçti?
İlk defa bu kadar büyük bir şehirde bulunuyordum. Fakat her şeye rağmen bu büyük şehir çok hoşuma gitti. Çok kolay adapte oldum. Eğitimim beni tüm dünyadan kopardı ve artık başka bir şey düşünemez oldum. Ama çok büyük bir zevk alıyordum eğitimimden. Bizim fakültemizde sizlerin ki gibi vizeler, yazılı sınavlar yok. Tamamen yetenek sınavları. Çizeceksin, proje üreteceksin. İyi bir stilist ve dizayner olmalısın.
Tasarımcı, mutlaka ne bilmeli?
Teknolojiyi bilmeyen iyi bir dizayner olamaz. Ayrıca, kumaşın türleri, hangi tenin üzerinde hangi tür kumaş , hangi renk kumaş, göründüğü kadar kolay değil.
Karaçay-Balkarlılar mezuniyet gecesinde özel koleksiyonunun tanıtımını yaptın. O gece hakkında biraz anlatır mısın?
Gecenin manasına uygun bir koleksiyon hazırlamak istedim. Diğer çağdaş koleksiyonlar gibi değil, geleneksel motiflerimizi taşıyan bir koleksiyon olmasını istedim ve dizaynlarımı ona göre düzenledim. Bu benim Kafkas konusu adı altında ilk çalışmam oldu. Benim içinde çok ilginç bir çalışma oldu.
Stillerinde daha çok modern çizgilere Kafkas stili katmak mı yoksa Kafkas çizgilerine Modern stil mi katmak istedin?
Çağdaş-modern çizgiler üzerine Kafkas stili. Öyle veya böyle benim için her zaman geleneksel Kafkas çizgileri, stilleri, motifleri her zaman ilgimi çekmiştir, beni büyülemişlerdir. Modern-çağdaş moda sık sık değişebilir. Ama sadece geleneksel motifler asırlarca tazeliğini ve orijinalliğini korur.
Yeni bir koleksiyon hazırlarken sana ne ilham verir?
Bir film, fotoğraf, sokakta ki bir bayan... hepsi olabilir. İlhamın nerede ve nasıl geleceği belli olmaz. O anda bende hemen yeni fikirler oluşur.
En çok hangi markaları beğeniyorsun?
Gucci, Moschino, Dsquared... Parlak, canlı ve renklileri severim.
Hakkında sık sık övgüyle bahsediyorlar...
Evet sık sık. Ama buna alışmamaya çalışıyorum. İyi bir şey değil alışmak. Birazda insanı gevşetiyor. Bunu hiç istemem.
Zamanını hep çalışmakla geçirmekten hoşlanıyorsun...
Evet. Sanki hep yolun başındaymışım gibi hissediyorum kendimi ve çalışmam gerektiğine inanıyorum. Yapılacak daha çok iş var.
Kendini çok yetenekli görüyor musun?
Ben? Kendimi mi? Hayır. Bunu sadece etrafımdakiler söylüyor. Modacılar söylüyor. Ama dediğim gibi övgülere alışmak doğru bir şey değil.
Koleksiyonun sahnelenmeden önce sinirli oluyor musun?
Elbette. Daha çok endişeleniyorum. Sinirlerim ondan kaynaklanıyor. En ufak reaksiyondan koleksiyonunun beğenildiğini veya beğenilmediğini anlıyorsun. Beğenilmediyse aylarca yaptığın çalışma boşa gitmiştir. Aylarca emek verdiğin el işi, göz nuru eserler çöpe gider.
Elbrusoid'te Karaçay-Malkar sitelerine sık sık uğruyor musun?
Elbette... Sık sık, her zaman uğrarım. Elbrusoid'ten pek çok hemşehrimle tanıştım. Arkadaş oldum. Beğendiğim bir organizasyon.