Karaçay-Balkarlarda kadın ve erkek ilişkilerinin temeli, dağlı hayat tarzının ahlak ve törelerine göre çok sıkı bir şekilde düzenlenmiştir. Küçük bir örnek verelim. Bir erkek akrabası olan bir bayanla kol kola yürürken sağ yanına, eşi ise sol yanına alır (aynı zamanda eşi kocasının hafif arkadan takip eder). Neden? Çünkü sağ taraf ‘saygı ve hürmet’ olarak addedilir ve bir dağlı erkeği asla annesinin veya ablasının sol tarafında bulunmasına fırsat vermez, eş konusu ise tamamen farklı bir düzene bağlıdır. Bir dağlı kadını kendi üstün meziyetlerini sergileyerek kocasını başkalarının yanında küçük düşürmez, aksine, kendi zayıflığını ve itaatkarlığını sergilerken, kocasının üstün meziyetlerini ön plana çıkarır.
DAĞLI ERKEĞİ VE DAĞLI KADINI
Murat Botaşev
Çeviren: İsa Doğan
Karaçay-Balkarlarda kadın ve erkek ilişkilerinin temeli, dağlı hayat tarzının ahlak ve törelerine göre çok sıkı bir şekilde düzenlenmiştir. Küçük bir örnek verelim. Bir erkek akrabası olan bir bayanla kol kola yürürken sağ yanına, eşi ise sol yanına alır (aynı zamanda eşi kocasının hafif arkadan takip eder). Neden? Çünkü sağ taraf ‘saygı ve hürmet’ olarak addedilir ve bir dağlı erkeği asla annesinin veya ablasının sol tarafında bulunmasına fırsat vermez, eş konusu ise tamamen farklı bir düzene bağlıdır. Bir dağlı kadını kendi üstün meziyetlerini sergileyerek kocasını başkalarının yanında küçük düşürmez, aksine, kendi zayıflığını ve itaatkarlığını sergilerken, kocasının üstün meziyetlerini ön plana çıkarır. Ancak bununla beraber, ailenin mutluluğunun ve huzurunun erkeğinin sorumluluğunda olduğunu ve bunu unutmamasını gerektiğini belirtir şekilde davranışlar sergiler.
Karaçay ve Balkar’da kadınlar, kendi irade ve arzularını erkeklerine zorla kabul ettirmeye veya empoze etmeye çalışmazlar, sadece kendisi için gerekli olan kararları fark edebilmeleri için kocalarına yardımcı olurlar.
Genelde, dağlı erkekleri kendi duygu ve hislerini yabancıların yanında göstermezler, soğukkanlılık ve belki biraz da ihmalkar tavırlar sergilerler, bundan dolayı, el ele tutuşarak gezen, kalabalık içinde birbirine sarılan veya öpüşen çiftleri göremezsiniz. Ancak aldırmazlık ve umursamazlığın soğuk maskesi altında, çok sıcak, sevecen, ateşli ve eşlerine düşkün kalpler gizlidir. Macar bilim adamlarından J.Ş. De Bess, Karaçay-Balkarlar ‘iyi bir eş ve iyi bir baba olmaları ile bilinirler’ diyerek boşuna yazmamıştır. Yine General Blaramberg, bu insanların coşkun karakterlerine değinerek, ‘çok hızlı bir şekilde sakinleşebiliyorlar ve her zaman hatalarını itiraf etmeye hazırdırlar, eşleri ile de çok huzurlu bir hayat yaşamaktadırlar, diğer dağlı halklara nazaran eşlerine karşı çok büyük bir muhabbet ve sevgi beslemektedirler ayrıca onlara çok insanca muamele etmektedirler’ diye belirtmektedir. Tanınmış Rus etnografyacı (halk bilimci) E.A.Talitskiy ise Karaçay-Balkarlar hakkında şöyle belirtmektedir, ‘Karaçay-Balkarlar bazı üstün meziyetleri ile öne çıkmaktadırlar, örneğin iyi kalplilik ve açık yüreklilik. Bu onların özellikler onların doğuştan gelen nitelikleridir ve bu özellikleri itibarıyla Rus halkına çok benzemektedirler.’
Kafkas adetlerinin en ilginç olanlarından biri de, ‘Kavkazkaya Plenitsa (Kafkas Tutsağı)’, ‘Ne Boysya, Ya S Toboy(Korkma, Seninleyim)’ gibi tanınmış sinema filmlerine konu olmuş, kız kaçırma geleneğidir. Bu geleneği günümüzde de yaygın biçimde görmekteyiz. Teberdi boğazı yakınlarında bulunan ‘Ulu ve Zengin’ Karaçay köyü olan Camagat içinde kızı aramaktan bitap düşmüş yaşlı Lezgi’yi anlatan Lermontov’un meşhur Haci Abrek satırlarını hepimiz hatırlarız. O satırlarda ihtiyar adam Cigitlere şöyle seslenmektedir:
Buraya, Cemat’in atlıları!
Bana cesaretinizi gösterin!
Prens Bey Bulat’ı hanginiz tanır?
Hanginiz benim kızımı geri getirir?
İşte bu gelenek sayesinde Rusya, tarifi çok sıkı bir şekilde muhafaza edilen, Karaçay-Balkarların milli içeceği olan kefir ile tanışmıştır. 1906 senesinde Rus Tabipler Birliği’nin kefir’in sırrını öğrenmesi için Karaçay’a gönderdiği İrina Saharova’yı hayvancılıkla uğraşan Karaçaylı Bekmurza Bayçora kaçırır, aradan geçen iki sene sonunda bu enfes ve faydaları saymakla bitmeyen içecek artık Moskova’da her köşe başında satılmaktadır. Daya yakın zamanlara kadar bu ilginç aşk hikayesini ‘domika v derevne (köydeki ev)’ paketlerinde okumak mümkündü.
Kız kaçırma geleneği seven kalpleri birleştirmenin en yaygın yöntemlerinden biridir. Herkesçe bilinen bir olaydır, kız isteği olmamasına rağmen ailesi onu, zengin ancak sevmediği bir genç ile evlendirmek ister (ancak bu intikam aracı olarak asla görülmez). Sonuçta sevdiği gencin onu, nikah masasından ‘damat’ın kolları arasından alıp kaçırmaktan başka seçeneği yoktur. Sevdiğini ‘kaçıran’ önceleri olduğu gibi gerçek cigit olarak addedilir. Aslında kız kaçırma olayı çok defa, sayısız formaliteden ve gereksiz israftan kaçınmak için başvurulan bir çaredir. Kızı kaçırdıktan sonra ‘aşık cigit’ in kendisini takip edenlerin eline düşmemesi gerekir. Aksi halde kendisini bekleyen şeyler içinde en hafifi, toplum içinde alay konusu olma ve tam bir rezalettir. Sevgisini savunmak ve korumak bir şeref ve ‘gerçek erkek’ olarak meşhur olmak anlamına gelir. (Hangi kafkasyalı şan ve şöhreti düşlemez!).
Ancak her halükarda en prestijlisi kız tarafına dünürcü gitmektir, zira varlıklı aileler bu yöntemi kullanırlar. Bu durumda kız istemek için uzun bir araba konvoyu oluşturulur (bu konvoy erkek tarafının yakın akrabaları ve damadın arkadaşları tarafından oluşturulur), arabalar rengarenk süslenir, yol boyunca korna çalınır. Konvoyun başında genelde, ellerinde bayraklar bulunan, geleneksel kostümler giyinmiş atlılar bulunur.
Dağlılarda gelin seçimi çok çetrefil ve hassas bir konudur. Karaçay-Balkarlarda her birey yedi atasını, dedelerinin ve ninelerinin soyunu bilmesi gerekir. Akrabalık konusunda en küçük bir şüphe bile (süt akrabalığı, süt kardeşliği) bütün planları bozabilir. Müstakbel damat ve gelin, ailelerinin tertemiz bir geçmişi olmalıdır, hatta soylarının tanınmış ve bilinir olması tercih edilir. Ve kadına atılan iftira başka hiçbir şeyde olmadığı kadar şiddetle cezalandırılır. Dağlarda ağızdan çıkan söze itibar edilmesine alışılmıştır, ve bundan vazgeçmek çok kolay değildir.