Off Canvas sidebar is empty

Kültür

KARAÇAY-MALKAR HALK TAKVİMİNDE YENİ YIL NEVRUZ

Bilindiği üzere Kafkasya Türklerinin yani Karaçay-Malkar halkının hayatı, üzerinde yaşadıkları Kafkas dağlarının en yüce zirvesi Elbruz dağı ile de yakından ilgilidir. Karaçay-Malkar Türklerinin halk takvimleri ay ile güneşin gökyüzündeki hareketleri ile bağlantılıdır. Yeni yılın bayramı Nevruz onların halk takvimlerinin başlangıcıdır. Doğu'nun eski halklarının, eski medeniyetlerin temsilcileri olan Proto-Türklerin kültür gelenekleri ve medeniyetleri günümüzdeki Türk asıllı milletlerin kültürlerinin temelini oluşturduğu için, bugün Türk halklarının takvim sistemleri ve bununla ilgili gelenekleri de eski Türk kültürü ile derin bir münasebet içindedir. Meşhur etnoğraf James Fraser Altın Ağaç adlı eserinde yeryüzündeki pek çok milletin mitolojilerinde yaşayan inançları ele alarak takvimle ilgili inançların tabiatla bağlantılı olduğunu belirtmektedir.

Tabiat ile hayatın birbirleriyle ilişkili olması sebebiyle Doğu halklarının eski inançlarındaki Osiris, Atkis, İnanna, Tammuzi gibi mitolojik Tanrılar da insanın tabiatla olan ilgisini göstermektedirler. Bu mitolojik inançlarda insan hayatının yılın sıcak zamanlarında başlayıp soğuk zamanlarında yok olmasının. izleri görülmektedir. Bu inanca ziraat ile ilgili kültüre sahip halklarda rastlanmaktadır.

Bilhassa Doğu Yunan mitolojisinde bu unsurlar dikkati çeker. Eski Yunan mitolojisi ile Türk mitolojisi birbirleriyle ilişki içindedir.

Bilindiği üzere eski Türk kültüründeki. Nevruz bayramının sembolü olan Avesta adlı tanrı eski İran kültürü ile ilişkili olup Frigya kültürü ile de bağlantılıdır.

İnsanlığın ilk dönemlerinde zamanın belirlenmesi Ay takvimi esasına dayanıyordu. Bilimin ve medeniyetin gelişmesiyle insanlık güneş takvimine bir geçiş yaşadı.

Çeşitli takvim sistemlerinin temelleri hakkında Türk bilim adamı Osman Turan 1954 senesinde yayınlanan "Tarih Kronolojisinin Esasları" adlı kitabında geniş bilgi vermektedir.

Türk milletlerinin yeni yıl bayramı olan Nevruz hakkında Türk bilim adamı Abdulhalûk Çay'ın 1985 yılında yayınlanan "Türk Ergenekon Bayramı (Nevruz)" adlı kitabında da bu konuda geniş bilgiler yer almaktadır. Fakat bu eserlerde Kafkasya Türklerinin halk takvimleri ile ilgili bilgilere gerektiği kadar yer verilmemiştir.

Bilindiği üzere Kafkasya Türklerinin yani Karaçay-Malkar halkının hayatı, üzerinde yaşadıkları Kafkas dağlarının en yüce zirvesi Elbruz dağı ile de yakından ilgilidir. Karaçay-Malkar Türklerinin halk takvimleri ay ile güneşin gökyüzündeki hareketleri ile bağlantılıdır. Yeni yılın bayramı "Nevruz" onların halk takvimlerinin başlangıcıdır. Karaçay-Malkar Türkleri yüksek dağların üzerinde yaşasalar da, günümüzde hem modern takvim sistemi hem de geleneksel halk takvimi sistemini beraberce kullanmaktadırlar. Gregoryen takvim sistemi yeni yılın başlangıcı olarak 1 Ocak gününden başlarken, Karaçay-Malkar Türklerinin "Ruzlama" ya da "Navruz" adını verdikleri takvim sistemi bahar başlangıcında, gün ile gecenin eşit olduğu 21 Mart gününde başlamaktadır.

Karaçay-Malkar Türklerinin halk takvimi sistemi yeryüzündeki bütün Türk milletlerinde olduğu-gibi onların hayat tarzları, hayvancılık ve ziraat gibi üretinı biçimlcri ile yakından ilgilidir.

İlginç olan şudur ki, eski Romalılar da yeni yılın başlangıcı olarak Mart ayını alırlardı. Mars gezegeninin adından esinlenerek yılın ilk ayına Mart adını vermişlerdi. Eski Avrupa ve Asya milletlerinin pek çoğunda olduğu gibi eski Anadolu ve Kafkasya Türklerinin takvim sistemlerinde de yeni yılın başlangıcı olan "Nevruz" Mart ayı içinde yer almaktadır. Bu durum Anadolu ve Kafkasya Türklerinin eski takvim sistemlerinin Avrupa halkları ile de ilişkili olduğunu göstermektedir.

Karaçay-Malkar Türklerinin hayvancılık ve ziraate dayanan üretim sistemleri ile ilgili olan hayat tarzları dürt mevsime bölünmüştü. Bunlar da bahar başında yani Mart ayından başlanarak sayılmaktaydılar. Oniki ayın sıralanışı ise kış aylarında günlerin en kısa olduğu zamandan başlanmaktaydı.

Karaçay-Malkar Türklerinin ay isimleri Kafkas kültürü ile bağlantılıdır. Miladın.ilk yıllarında Kafkasya halklarının arasında yayılan Hristiyan dini ve inançları sonraki yüzyıllarda etkisini kaybetse bile eski Hristiyan azizlerinin isimleri putperest ve Şamanist inançlara sahip Kafkasya halkları arasında bir takım tabiat tanrılarının adları olarak yazılmış ve yer edinmişti. Bunda da Hristiyanlığın güçlü bir biçimde yaşatıldığı Gürcü ve Oset halklarının etkisi olmuştu. Örneğin Başil ayı (Ocak) Hristiyan azizlerinden "Basil "in adından, Totur ayı (Şubat) Hristiyan azizlerinden "Feodor", Bayrım ay adı verilen üçüncü ay ise Aziz Meryem'in adından dördüncü "Hıçaman" ayı Osetça "Hitsal" (Hristiyan orucu) kelimesinden, May adı (Mayıs) Ziraat Tanrısı May'ın adından gelmektedir. Karaçay-Malkarlılar bu aya Lukkur adını verirler. Bu isim Hristiyan azizi Nikkol'un adından gelmektedir. Altıncı ay olan "Biyaşgergi " Hristiyan azizi "Georgi "nin adından alınmıştır. Yedinci ay "Eliya" Hristiyan azizlerinden İlryâ'nın adından gelmektedir. Sekizinci "Kaç" ayının adı "hürmetli" anlamındadır. Bu aya "Küzay" adı da verilir. Bu da Türk kültürü ile ilgilidir. Diğer aylar olan "Avuznu ayı", "Abustol", "Endireyik ay" adları da eski Hristiyan isimleri ile bağlantılıdır.

Günün uzadığını belirlemek için Karaçay-Malkarlılar dağlarda "kün tüyük" adı verilen çeşitli işaretler kullanmışlardır.

Kış günlerinin uzamaya başladığı günlere Karaçay-Malkarlılar "güneşin anasının koynundan çıktığı zaman " derler. Kışın en kısa günlerinin ismine "kargaziri" derler. Efsanelere göre ayılar kış uykusu sırasında "kargazin" günlerinde günün değişmeye başladığını hissedip yattıkları yerde bir taraftan diğer taraflarına dönerlermiş. Yine halk inancına göre "kargazin" günleri nasıl olursa "Navruz" günleri de öyle olur.

Karaçay-Malkar Türklerinin halk takvimlerinde Navruz ile ilgili 40 günlük dönemler vardır. Buna "çille " adı verilir. Yıl içinde "kış çille" ve "cay çille" olmak üzere iki dönem vardır. Karaçay-Malkar Folklorunda "kış çille" ile ilgili çeşit çeşit inançlar yer almaktadır. Kış çille üç ayın başını görür sözü bununla ilgilidir. Çille'nin yirmi günü geçtiği zaman Dağlılar (Karaçay-Malkarlılar) "yıl yaşlandı " derler.

Çille'den sonra gelen üç günün adına "Sarı Tamız" denir. Onun arkasından gelen üç güne "adsız günler" denir. Onun arkasından gelen dokuz günün adı Baldıracüz'dür. Biz de Türkiye'ye misafirliğe o günlerde yola çıktık.

Bu günlerde yıl yaşlanmadığı için hava durumu değişir. Soğuk ile sıcak birbirleriyle savaşırlar. Bunlar halk tabirleridir. Halk arasında yaşayan bir başka inanca göre bu günlerde Baldıracüz Çilliye şöyle demiştir.

"Ben senin kadar uzun olsam beş yaşındaki öküzün boynuzlarını söküp alırdım. Ama çimenin kokusu burnuma geliyor da gücümü tüketiyor."

Anadolu Türklerinin "Berdilacuze" dedikleri, Kafkasyalıların ise "Baldıracüz" dedikleri bu soğuk günlerin adı da eski Küçük Asya halklarının kültürleri ile bağlantılıdır.

Ziraat kültürüne dayanan bu takvim sistemine paralel olarak hayvancılığa dayalı bir hayat tarzları olan Karaçay-Malkar Türkleri de o günlere kendi kültürleri içinde farklı bir yorum getirmişlerdir. Baldıracüz adını verdikleri soğuk günler için şöyle demişlerdir:

"Baldıracüzde hayvanı olanlara Teyri (Gök Tanrısı) vurdu, hayvanı olmayana gün doğdu."

Bu sözde iki tarihî unsur dikkati çekmektedir. Birincisi, eski Türklerin Tengri adını verdikleri Gök Tanrısının adı takvim sisteminde yer almaktadır. İkincisi, güneşin doğması güneşe tapınmâ ve bununla ilgili olarak tabiatın uyanışı inancını göstermektedir.

Karaçay-Malkarlıların yaşadığı yüksek Katkas dağlarına baharın geç gelmesi sebebiyle Baldıracüz'den sonra gelen altı güne de özel isimler vermişlerdir. Bunlar: Nart, Gurt, Cut.

Cut adı verilen günlerde Navruz birbirine kavuşurlar. Halk arasındaki söylentilere göre Cut yılın sonunu belirleyerek gelmektedir ve "Giden yılda hakkım kalmasın" demektedir. Bu yüzden Karaçay-Malkarlılar Cut günlerinde evlerinin içini temizlerler, elbiselerinin tozunu silkerler. Cut adı verilen günlerin bu eski şeyleri de beraberinde alıp gideceğine inanırlar.

Eski yılın son gününe "cıl avuşhan kün" (yılın değiştiği gün.) derler ve bununla beraber Nevruz bayramı başlar.

Nevruz'un birinci gününde "yıl değişti öküze iş düştü" derler. Tarla sürecek öküzleri işe hazırlayıp özel bir itina ile beslerler.

Çobanlar da bu güne "hayvanların çitten çıktığı zaman" diyerek Nevruz'u belirlerler.

Nevruz'un gecesinde köyde genç delikanlılar ve kızlar toplanıp evleri dolaşırlar ve Güppe, Ozay, Çertmen adlı eski şarkılar söylerlerdi. Yeni yılın (Nevruz'un) bayramı Karaçay-Malkar Türklerinde toplu halde kutlanır. Bu kutlama üç hafta sürerdi.

Nevruz bayramı kutlamalarına komşu Kafkas milletleri de çağırırlardı. O günlerde her evde yumurta pişirilirdi. Bu, toprağın zenginliğini sembolize ederdi. Taze peynir yaparlardı. Börekler pişirip "kara sıra" adı verilen bir tür alkollü içki hazırlarlardı.

Nevruz günlerinde ateşle ilgili pek çok inanç ve gelenek de yer alırdı. Kızlar ve delikanlılar büyük ateşler yakıp üzerinden atlarlardı. Eski ocağın-ateşini yeni ocaklara dağıtarak komşuluk geleneğini sağlamlaştırırlardı.

Kış boyunca çit içinde bakılan koyunları çitlerin dışına çıkararak, yaktıkları ateşlerin dumanından oluşan koridorlardan geçirirlerdi.

Yeni yılın ateşini yaktıklarında Karaçay-Malkarlılar Tepbena adı verilen şarkıyı söyleyerek dans ederlerdi.

Nevruz oyunları içinde çoğunlukla Gollu adı verilen şarkının çcşitli varyantlarını söyleyerek dans ederlerdi. Dokuz-on türlü değişik enstrümanla müzik çalarlardı.

Nevruz eğlenceleri sırasında her grup sapan toy, Teyri toy, Hardar, Erirey, Davle, Guguk gibi değişik oyunları oynardı. Bunlar çoğunlukla tarla işlerine çıkılan ilk günlerde oynanırdı.

Cenazeleri olan evler, Nevruz gecesinde Çök adı verilen eski bir adeti uygularlardı. Evdeki herkes oturarak ölene dua ederler, ırna adı verilen mısır ya da buğdaydan yapılan bir yemeği yerlerdi. O gece içki içilmez, et yenmezdi. �1�aluldan ya da sebzeden yapılan çorba içerlerdi.

Ailenin "üyür tamada" adı verilen reisi ocağın yanında otururdu. Külde pişirilen çörekleri ateşten çıkarırdı. Gecenin sonunda hegene adı verilen bir içecek sunulurdu. Yaşlı kadınlar taşlarla fala bakarlardı.

Nevruz kutlamalarında çok çeşitli gelenekler uygulansa da genelde bütün istek ve dualar Tegri (Gök Tanrısı) ile ilgiliydi. Ona minnettarlık, hürmet ve sevgi gösterirlerdi. Günümüzde Teyri adı verilen Gök Tanrısıyla ilgili inançlar bütün Türk Dünyasının içinde en canlı biçimiyle Karaçay-Malkar kültüründe yaşatılmaktadır.

Karaçay-Malkarlılar Türk Dünyası içinde nüfusları açısından küçük bir halk olarak görülseler de sahip oldukları dilleri, kültürleri, folklorları ve gelenekleriyle eski Türk kültürünün günümüzde yaşayan en önemli temsilcileri arasındadırlar. Kafkas dağlarında yüzyıllarca dış dünyadan tecrid edilmiş bir halde yaşamaları onların eski kültürlerini günümüze kadar yaşatmalarına yardımcı olmuştur.

kamatur.org

Karaçay Malkar Türkiye

Login

{loadmoduleid ? string:? string:? string:? string:? string:? string:? string:? string:? string:? string:261 ? ? ? ? ? ? ? ? ? ?}