Kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, Kafkasya’dan gelen Karaçaylılar tarafından kurulmuştur. Bu Karaçaylılar önce Konya’nın Başhüyük Köyüne gelmişler, bir süre burada yaşadıktan sonra bir kısmı ayrılarak tahmini 1905 yıllarında bu günkü köyün bulunduğu yere gelmişler ve bir köy kurmuşlardır. Roma dönemine ait Malya şehrinin kalıntıları üzerine kurulduğu için ve burada bulunan kilise kalıntısından esinlenerek adını Kilise koymuşlardır.
Daha sonra adı Orhaniye-Kestanelik olarak kullanılmıştır. Yakın tarihlerde de Gökçeyayla adını almıştır. Gökçeyayla köyü bir orman içi köyüdür. Devletin orman içi köyleri kaldırma projesi çerçevesinde, 1962 yıllarında köyün büyük bir kısmı, Afyon ilinin Bolvadin ilçesine nakledilmiştir. Az bir kısmı da köyde kalmıştır. 16 Şubat 1993 tarih ve 93/41433 sayılı Kararla, bağlı olduğu Afyon İli’nin İscehisar İlçesi’nden ayrılarak Han İlçesi’ne bağlanmıştır.
Geçim kaynakları hayvancılık ve tarımdır. Arıcılık ve hayvancılık için çok müsait alanları ve yaylaları vardır. Yaylaları görülmeye değer. Köyün elektriği, otomatik telefon şebekesi, içmesuyu şebekesi, camisi ve okulu vardır. Öğrenci sayısı azaldığından eğitim öğretim taşımalı sisteme tabi tutulmuştur. 2001 yılı içinde de Köy Konağı yapımı başlatılmıştır. 2000 yılı sayımına göre köyün nüfusu:147 kişidir.
Köyün yerleşim biriminin altında Roma döneminin önemli şehirlerinden Malya şehrinin kalıntıları vardır. Kilisenin temelleri rahatlıkla seçilebilmektedir. Tamamı mermer olan bir hamamın bir metre yüksekliğinde duvarları mevcuttur. Hamamın üzerine bir vatandaş tarafından konut yapılmış, bu konut şu anda terk nedeniyle harabe durumundadır. Hamamın bir kısım mermer sütunları bu konutun altında halen mevcuttur. Köyde Bizans ve Geç Bizans dönemi eserlere rastlanmaktadır. 1995 yılı içerisinde köy meydanındaki çeşmenin alınlığında bulunan iki adet Geç Bizans dönemi friz, bilinmeyen kişilerce çeşme alınlığı kırılarak çalınmış olup, bu güne kadar henüz izine rastlanmamıştır. Toprağın 0 ile 2 m derinliklerinde yer altı gömü odaları, kanallar ve yapı temelleri oldukça sağlıklı bir şekilde durmaktadır. Bu güne kadar bu Roma şehri ile ilgili olarak bir çalışma yapılmamıştır. Hatta mevcudiyeti de bilinmiyordu. 2000 yılı içinde yaptığım çalışmalar ve başvurularım neticesinde Han hudutları içinde bulunan burasıyla birlikte dört şehrin tescili için karar alınmış ve çalışmalar devam etmektedir.
Köy İdaresi
Köy, Han İlçesi 'ne bağlı bir köydür. Köyün idarecisi muhtardır. İhtiyar Heyeti ile birlikte köy hakkında alınan karalar, uygulamaya konulur. Muhtar köyün kalkınması ve problemleri ile yakından ilgilenmekte olup çaba sarf etmektedir.
Köyde ikamet eden nüfus çok azalmıştır. Nüfusun çok büyük bir kısmı Bolvadin 'de iskân edilmiştir. Şu anda köyün tüzel kişiliğinde de bazı problemler vardır. Köyün tamamına yakını Orman Bakanlığınca istimlâk edilmiştir.
Halkın ihtiyaçlarını giderebilecek küçük bir bakkal vardır. Bazı ihtiyaçları karşılamaktadır. Bir kıraathane veya lokal yoktur. Bazı ihtiyaçlar köye gelen seyyar satıcılardan, Han veya Çifteler İlçesi 'nden tedarik edilmektedir.
Han İlçesi ile ulaşım köye ait minibüs veya diğer vasıtalarla sağlanmaktadır. Han ilçesine köyün mesafesi yaklaşık 16 km.dir. Yolun Han 'dan itibaren 5 km.si asfalt kalanı stabilize yoldur.
Köyde muhtarlığa ait bir hizmet binası yoktur. Önceki dönemlerde muhtarlık binası yapımı için ödenek ayrılmış, binanın bir kısmı yapılmış, tamamlanamadan yarım kalmıştır. Son hükümet köy konaklarına yapılan yardımı kaldırdığı için konak yapımı şu anda beklemektedir.
Köyün elektriği Afyon bölgesinden sağlanmaktadır. Bu bölgenin Gökçeyayla 'ya uzak olması nedeniyle, elektrik arızalarında bazan sorunlar yaşanmaktadır. Arıza anında Afyon bölgesi arıza ekiplerinin arızayı günlerce gidermedikleri görülmektedir. Akhisar, Gökçeyayla ve Peçene köyleri telefon hatları, Gökçeyayla köyündeki santrala bağlı olduğundan, arıza giderilene kadar bu üç köy hiçbir yer ile telefon görüşmesi yapamamaktadır.
Coğrafi Yapı ve Ulaşım
Gökçeyayla köyü, Yazılıkaya Platosu [ortalama 1315 m] üzerinde Dağlık Phrygia 'da kurulmuş bir köydür. Gökçeyayla Köyü tarihî güzellikleri yanında yer almaktadır. Yazılıkaya Platosu [Dağlık Phrygia] Eskişehir, Afyon ve Kütahya illeri arasında kalan üçgende yer alan ve aynı zamanda bir doğal güzellikler cennetidir. Bir yanda büyük çam ormanı korulukları, ormanlarında çeşit çeşit meyva ağaçları, tabii canlılar, üç dört saatlik bir uyku ile insanı yeniden doğmuşa çeviren çeşit çeşit çiçek kokulu tertemiz bir hava, tadına doyulmayan içme suları...
Yüksek dağlar arasında küçük bir düzlüğe kurulmuştur. Akhisar Köyü ulaşım bakımında biraz sapa kalmaktadır. Sadece Han ve Afyon [Alanyurt] taraflarından bağlantı sağlanır. Gökçeyayla Köyü Eskişehir 'in güneyinde, Han 'ın güneybatısında yer almaktadır.
İklim Yapısı
Köyde genelde yayla iklimi hakimdir. Zaten köy Yazılıkaya Platosu üzerine kurulmuş, yüksek rakımlı bir yayladır. Yazlar serin, kışlar soğuk ve uzundur. Don olaylarına sık rastlanır. İlkbahar ve sonbahar aylarında yağmur şeklinde yağışlar görülür. Bazen ilkbaharda geç, sonbaharda erken dönemlerde de kar yağışları olur.
Ormanlar ilçenin en iyi durumda olan ormanlarındandır. Vatandaş tarafından ormanların korunmasına itina edilmektedir. Ormanlar köy ile iç içedir. Bölgenin en güzel havasının bulunduğu yerlerden biridir.
Malos, Han İlçes 'nin 16 km güney batısında, Gökçeyayla Köyü 'nün bulunduğu yerde kurulmuş bir kasaba idi. Bu kasaba tıpkı İpsos gibi Roma İmparatorluğunun ilk dönemi boyunca Altıntaş bölgesinden Akarçay 'a kadar genişlemiş imparatorluğun büyük çiftliği içinde bulunduğu için, sikke darbetmemiştir.
Burada bulunan imparator Gallienus 'un heykelinin kaidesi üzerindeki bir yazıttan öğrendiğimize göre, sadece Roma döneminin son zamanlarında şehir olmuştur. Bizans yazılı kaynakları Malos 'u bir opiskoposluk olarak belirtir.
Akroinon [Afyon] ile Kakkabocone [Han] 'ı birbirine bağlayan antik yol üzerinde, bir dağ eteğinde küçük bir düzlüğe kurulmuştur. Oldukça gelişmiş bir Roma şehridir. Tarihi bir yol üzerinde olması bu şehrin oldukça gözde bir yer olduğunu gösterir. Bu şehir ile ilgili fazla kayıtlar bulamadık. Ancak yerinde yaptığımız araştırmalar ile bu şehir, Bizanslılar tarafından terk edildikten sonra yaklaşık 1870 'li yıllara kadar iskân görmemiştir. Osmanlı döneminin sonlarına doğru, Kafkasya 'dan göç ederek gelen göçmenler tarafından buraya Kilise adında bir köy kurulmuştur. Köye Kilise adının verilmesine sebep olan Bizans kilisesi köy kurulduğu zaman oldukça belirgin idi. Ancak, köy kurulduktan sonra bu kilise, taşlarından istifade için tamamen tahrip edilmiştir.
Bu günkü köyün altı 0 ile 2 m. derinlikte Malya Şehrinin temelleri ile doludur. Bu günkü köyün su şebekesi döşenirken çok sayıda yapı temellerine rastlanmıştır. Ayrıca şehrin altında yer altı gömü odaları ve yer altı kanallarına sık rastlanmaktadır. Bazı kanallar içinde büyük pişmiş toprak küpler mevcuttur. Vatandaşlar tarafından yapılan hafriyatlarda tespit edilen bu yer altı eserleri, tekrar olduğu gibi yeraltında bırakılmıştır.
Yukarıda da değindiğimiz gibi şehir gelişmiş bir şehirdir ancak, daha sonraki dönemlerde buradaki tarihi kalıntılara çok zarar verilmiştir. Bir çoğu yeni yapılarda kullanıldığı gibi büyük bir kısmı da kaçırılmıştır.
A. Kilise
Gökçeyayla Köyü kurulurken kiliseden daha fazla kalıntı bulunmasına rağmen, duvarları ve bazı kültür varlığı niteliğindeki taşları yeni köyün kuruluşunda kullanılmış, bir kısmı da tahrip edilmiştir.
Bu gün kilisenin yeri bir höyük şeklindedir. Bu höyüğün altında kilisenin bodrum katının olması muhtemeldir. Bu konuda bir araştırma fırsatı bulamadık. Ancak, bu şehir henüz tespit edilip tescillenmemiştir. Belki de tescil edildikten sonra kilisenin temelleri de tespit edilebilir. Bunun için bir kazı çalışmasına ihtiyaç vardır. Bu kazı çalışmasının da müze yetkililerince organize edilip takip edilmesi gerekmektedir.
Kiliseden çok az sayıda işlenmiş yapı taşı kalmıştır. Diğer taşların nerede olduğu veya nerelerde kullanıldığı bilinmemektedir. Köyde yapılan yeni yapılarda çok sayıda kültür varlığı niteliğinde eser kullanılmıştır. Ancak, bu eserlerin hangi yapıdan alındığı tek tek tespit edilememiştir. Bunun için uzun bir çalışma gerekmektedir.
B.Hamam
Malya şehrinde, Akronion ile Kakkabocone 'yi bağlayan yolun hemen kenarında, zeminin üzerinde oldukça büyük bir hamam kalıntısı mevcuttur. Ancak, köy kurulurken hamamın üzerine yeni yapılar yapılmış, bu arada taşları da kullanılmıştır. Şu anda üzerine yapılan yapı da harabe haline gelmiştir.
Hamamın bir duvarının yaklaşık bir metre yüksekliğinde bir kısmı orijinal olarak yerinde kalmıştır. Üzerine yapılan yeni yapının altında hamamın sütunlarından bir kısmı halen mevcuttur. Sütunların altındaki sütun altları da mevcuttur. Ancak sütun başlıkları yerinde değildir. Üzerine yapılan konutun altı ahır olarak kullanılmıştır. Bu arada hamamın zemini belki de olduğu gibi durmaktadır. Yan duvarlarda bir takım kalıntı taşlar mevcuttur.Hamam bitişiğindeki binanın da altına hatta onun avlusuna kadar da uzanmaktadır.
Hamamın zemini hakkında bir inceleme yapamadık. Bunun için ayrı bir araştırma yapılması gerekmektedir. Yıkanma yeri, soyunma yeri gibi kısımların tespiti için üzerindeki harabenin ve komşu yapının da kaldırılması ve bir temizleme çalışması yapılmalıdır. Bundan sonra hamamın orijinal şeklinin tespiti mümkün olabilecektir. Ancak hamam çok büyük bir alanı kapladığından bu iş uzun sürecek bir işlemi gerektirmektedir.
Hamamla ilgili geniş bir araştırmanın yapılabilmesi için bu bina ile birlikte bitişiğindeki binanın da kalkması gerekmektedir. Bu tip işlemler gündeme istimlâki de getirdiğinden uzun zaman alacak işlemlerdir.
C. Diğer Kalıntılar
Malya şehrine ait oldukça çok sayıda kalıntı vardır. Ancak, bu kalıntıların çoğu da yapılarda kullanılmıştır. Bir çoğu da köy kurulmadan veya kurulduktan sonra kaçakçılar tarafından götürülmüşlerdir. Bunlardan bir tanesi de 1995 yılı içinde köy çeşmesinin alınlığında bulunan Geç Bizans Dönemine ait iki adet frizdir. Bu çalınan eserler hakkında bu güne kadar bir gelişme olmamıştır.
Mermer sütunların bir kısmı sağlam kalmıştır. Bazıları ise kırılarak parçalara bölünmüş, toprak damların bastırılması için yuvak tabir edilen silindir haline getirilmiştir. Çok sayıda sütun altları ve başlıkları bulunmaktadır. Bunlar genelde yeni yapılarda kullanılmıştır.
Kültür Yapısı
Gökçeyayla [Kilisa] Köyü bir Karaçay köyüdür. Karaçaylar Kuzey Kafkasya’da yaşamış eski bir Türk kabilesidir. XV.yüzyıldan sonra Karaçay ve Balkar [Malkar veya Tavlu] adlarında iki topluluk haline geldi. XIII. Ve XV.yüzyılda meydana gelen Kabartay yayılışına kadar, Kafkasya Dağlarının kuzeyinde Asetler ile Çerkesler arasında, geniş bir bölgede yaşayan Karaçaylar, güneydeki Elbruz yaylaları ile kuzeydeki düzlükleri yaylak ve kışlak olarak kullanıyorlardı. Kabartayların etkisi ile ikiye ayrılan Karaçayların Balkar kolu, Kafkasya Dağları’nın Dıh-Tav ve Koştan Tav gibi yüksek tepeleine yerleşti. Karaçaylar da sonunda Kabartay yönetimine girdi. İslâmiyet Kabartaylar ile Karaçaylar ve Balkarlar arasında bir birlik meydana getirdi. Karaçay ve Balkarların kaynakları ile ilgili değişik görüşler vardır. Bir söylentiye göre, bu kabile Anadolu Türklerindendir ve başkanları Karça tarafından önce Kırım’a, oradan da Kafkasya’ya götürülmüşlerdir. Bazı kaynaklar Karaçayları Kıpçaklar’a bağlı bir boy olarak gösteririler. Bazı kaynaklar ise Karaçaylar’ın Kıpçaklar’dan çok önce, Kıpçak bozkırlarında göçebe bir hayat yaşadıklarını ileri sürerler.
Karaçay ve Balkar kabilesinin başında Biy [Bey] veya Tav-Biy bulunuyordu. Bağımsız halkın çekirdeğini meydana getiren özdenler, biylerden sonra geliyordu. Çoğunlukta olan halk Karakişi, Yasakcı ve Çağar denen kesimlere ayrılıyordu. Kazak ve Karavaş denilen köleler, alt tabakayı meydana getiriyorlardı. Serbest bırakılan köleler azatlı tabakasını meydana getiriyordu.
Milli Türk geleneklerine bağlı olan Karaçay ve Balkarlar iyi binici ve savaşçıydılar. Kart-Curt, Uçkulan ve Hurzuk önemli yerleşim merkezleriydi. Bu merkezlerde dokumacılık, kürkçülük, deri eşya sanatı gelişmişti. Yünlü kumaşlarıyla önem kazanan Karaçay kasabalarında, dokumacılıkla 4000, kürk ve deri işleriyle de 3200 kişi uğraşıyordu. Karaçay ve Balkarlar bahçecilik, ormancılık, arıcılık yapıyor ve kurşun, gümüş, bakır, çinko, kömür gibi madenleri işletiyorlardı.
Karaçayların tarihi gelişimi, komşu Çerkeslerle birlikte ele alınmalıdır. XV.yüzyılda Kırım’ın Osmanlılar’a geçmesiyle Çerkezistan, Osmanlı yönetimine girdi. Bu devirde yapılan Osmanlı-Rus savaşlarında Karaçaylılar, Osmanlı Devleti tarafında yer aldı. Rusya ile Osmanlılar arasındaki 1812 antlaşmasından sonra, Rus bölgesinde kalan Karaçaylılar 1822’de isyan ettiler. Yapılan savaşlar Karaçaylıların arazi, nüfuz ve milli servetlerinin elden çıkmasına yol açtı. Köylerine Rus göçmenleri yerleştirildi, kendileri Türkiye’ye göçetmeye zorlandılar. 1905 ihtilalinden yararlanarak, hürriyetlerini elde etmek istediler fakat, başarı kazanamadılar. 1917 Rus ihtilalinden sonra 1918’de Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti içinde milli hayatlarını kurmaya başladılar. Fakat, önce çar taraftarlarının, sonra da bolşeviklerin saldırısına uğradılar. Karaçaylılar 1921’e kadar silahlı mücadelelerine devam ettiler. Bolşevik yönetimi sırasında Karaçaylılar, Karaçay-Çerkes Bağımsız Eyaleti’ne katıldılar. Daha sonra bir kararname ile bağımsız Karaçay Eyaleti meydana geldi.
Karaçaylılar, ikinci dünya harbi sırasında Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle Orta Asya’ya sürüldüler. Karaçaylılar’a 1957’de sürgünden dönmelerine izin verilerek Karaçay-Çerkes Muhtar Bölgesi’’ne yerleştirildiler. Karaçaylılar sürgün döneminde büyük nüfus kaybına uğradılar.
Karaçay-Çerkes Muhtariyetinin nüfusu 425.000 civarındadır. Nüfusun %31.2’sini Karaçaylılar, %42.4’ünü Ruslar, %9.7’sini Çerkesler, %6.6’sını Abazinler, %3.2’sini Nogaylar, %6.9’unu diğer milletler meydana getirir.
Türkiye’de 10 kadar Karaçay köyünün 5 tanesi Eskişehir İli’ndedir. Bu köylerden üç tanesi Han İlçesi 'ndedir. Bunlar, Akhisar, Gökçeyayla ve Yazılıkaya köyleridir.