Moskovadan bizge bu künlede kuvançlı hapar kelgendi. Anda "Karaçay Poeziyanı Antologiyası" çıkgandı. Beri XVIII - XX. ömürlede cazılgan em aşhı işle kirgendile. Kesi da ol eki bölümden kuralgandı. Birinçide ak söz bla cazılgan folklor, ekinçisinde va avtorlanı çıgarmaları. Bu kitapda 625 bet bardı, ol ulludu em avurdu. Bek köb cıllanı kulluk eterikdi halkına, alay igi kagıtha basmalangandı. "Elbrusoid" degen camagat fond çıgargandı anı. Fondnu tamadası Totorkullanı Hasannı caşı Aliy a sav bolsun, millet kulturanı aynıtuvga ullu kıyın salganı üçün. Antologiyanı va basmaga Bayramuklanı Fatima bla Akbaylanı Azret hazırlagandıla.
Sular kirlenmeden önceydi... Kendilerine tanrının ihsan ettiği topraklarda yüce dağlar, kayalık yamaçlar ve derin vadilerde Nart çocuklarının yaşadığı huzurlu günlerdi. Eline erkek eli değmemiş genç kızlar kadar bakirdi Kafkasya ve henüz ne sürgünü, ne acı yenilgileri tatmamıştı insanlar. Berraktı sular ve gökyüzü dağ gölleri kadar parlaktı. Binlerce kuş cıvıltısının birbirine karıştığı ormanlık Terek nehri kıyılarının bir köşesinde adı Kuban ırmağının kuzeyindeki çekik gözlü Nogaylar, karlı Kaf Dağı zincirinin güneyindeki Gürcüler tarafından bile bilinen bir Kabardey beyi yaşardı. Diz boyu otlaklarda uçuşup duran yılkı yılkı atlar onundu, onlarca çoban dolaştırırdı koyun sürülerini dağdan dağa.
Elni telisi bolmasa bereketi bolmaz degenleri kertige uşaydı. Burungulanı ötürük sözleri cokdu. Bar ese da biz bilmeybiz. Ertde ertde burun zamanlada, bir teli üçün el-el bıla talaşıp, cırtışıp bolgandıla. Bereketleri kurumasın depmi, ogese elle barı da akıllıla bolup kalgandanmı, ol adetle kalgandıla. Ellede namıs, adet anı üçün tarkaygan oguna bolur. Teyri, asırı terenge kirdik deyme. Aşhı, ol patuvalanı koyup Tokalay şohuma kaytayık. Tokalay tavlu elleden birinde caşaydı. Tüzün aytsam, anga “cartıdı” derigim da kelmeydi. Ol akıllılanı katlarında; Tokalay akıllı, hunerli, adepli da caşdı. “El avzu elek” degenley, aytılıp kalgandı ansı, men tanıgan Tokalay ömüründe adamnı ogay, çibinni canına da tilgen bolmaz. Üyde malga karagan, çalkı çalgan, honşuda da cumuş çıksa, birinçi tabılgan Tokalay...
Ertde, burun zamanlada, bir elde bir hannı katını bolgandı. Ol katın bir küzgüge karagandı da: - Duniyanı başında menden aruv bolurmu? - degende, küzgü artından bir zat: - Da senden aruv a Fatimat dep öksüz kız bardı; anı bir ciyagı ayça, bir ciyagı wa künça carıtadı, kesi da bu elde caşaydı, - degendi. Ol hannı va bir kurthası bolgandı da, hannı katını kurthanı çakırıp: Bu elde bir kız bardı, ol kıznı duniyadan kalay bla koratayık? Bir amal tap, - dep kıshandı. Kurtha: - Da sen endi «kıyın avruyma» dep cat. Darman derle, sen a kurthaga aytıgız derse, ala manga kelsele men a: «Bu elde Fatimat dep bir ciyagı ayça, bir ciyagı künça cıltıragan bir öksüz kız bardı da anı kanından bir tamıçı keltirip içirsegiz, sav bollukdu» desem, ala anı koratırla, dep kurtha ol aman akılnı caraşdırgan edi.
Burun bayla, biyle birça bolmagandıla. Sözüçün, bir kavumu calçısı bıla birge işlep, aşap tursa, birisi calçısın itni ornuna cürütgendi: birini üsü başı altın-kümüş, başha baynı va üsü başı ayla bıla tazalanmay, kesin da kün körmey aylangan calçısından ayırallık tül eding. Baylıgı bıla hayırlanmay, birevge da bermey, kuru malnı sanın aslam eter canından bolmasa, başha kaygıga sagış etmegendile. Minge bıla malı bolganlıkga kiyimi, sıfatı sadakaçıdan az macal, betine şimir katıp erinleri carılıp, sakalına cülgüç cılına bir ne eki cete, ayaklarında tana teriden eki kathan çabırı bıla - allay bayla az bolmagandıla. Biz haparın aytırık, bıladan az macal baydı. Kızganç bay, Zavredeylanı (Korkmazları) Koyçu cazlıkçıdı.
Da, ne bileyim. Biz harbuznu kabugu bıla aşagan tölü. Atalarıbız koşdan kelalmay, analarıbız iynek tübünden çıgalmay. Bir uruş boşalgınçı başhası başlana, zıka aşay da ızından türtü suv içe, sabiylikde cılıv cıyalmaganbız. Aziyanı ol kızıv künü busagatda oguna kabışdıradı. Bizge uruş, kaygı, köçgünçülük betibizge çabıp, başıbıznı alıp, cüregibizni tolturgan edi, ol başdan, ol betden aruv sabiy kayrı tabarık eding, alay meni sabiylerim a aruv edile, kayda kaldıla, kayda asıraldıla, haparım cok. Suratları da kalmagandı... Tav elim. Eski üylerinde ertde kelgen sabiylerini solugan tılpıvları...Tıngısız şahar cürekge darmansa...
Bir sürüvçü caşay edi. Anı sabiyleri cok edile, katını karaton edi. Sürüvçü, oramga çıgıp, oynay turgan sabiyleni körüp, mıdah boldu. - Oh! Meni sabiylerim cokdula, sora manga caşarga nege kerekdi?- dedi ol. Sürüvçü bu sözleni aytıp boşagınçı, taş tübünden kesi bir karış, sakalı ming karış bolgan bir kart kişi çıkdı.Ol sürüvçünü katına callap aytdı: Sen meni nek çakırdıng? Ne bolgandı? Men seni çakırmaganma, - dedi ol. Ogay, çakırgansa. Meni atım Ohdu, - dedi, kesi bir karış, sakalı ming karış bolgan kart kişi. Sanga ne kerekdi, ayt. - Meni katınım bardı. - dep başladı sürüvçü, - alay ol karatondu da, bizni sabiyleribiz cokdula.
Halk edebiyatı, Karaçaylılar ve Malkarlıların hayatında, yazı ve matbaadan önce, çok büyük yer almış; ağızdan ağıza, nesilden nesile geçen, halkın sevinçli, hüzünlü günlerinde cesaret ve güç veren bir yol arkadaşı olmuştur. Halk, hayatının zorlukları içinde de gönülden yapılmış bu eserleri kaybetmemiş, bu güne kadar korumuştur. Dağlıların yürek zenginliklerini açıklamada halk edebiyatının anlamı çok büyüktür.
Daha Fazla Makale …
Sayfa 8 / 11