Nart, Adige ve Abhaz dilindeki ne=göz ile vermek anlamına gelen tın fiilinden birleşik netın>nertın>nart gelişmesiyle izah edilmeye çalışılmaktadır. [1] Bu izahın dışında Hint-Avrupa dillerindeki nıthra=güçlü kuvvetli erkek anlamına gelen kelimeyle birleştiren bir etimoloji [2] ile Moğolca güneş anlamına gelen nara ile Osetince –t çokluk ekiyle türediği yolundaki açıklamalar mevcuttur. [3] Bunlar, fonetik ve semantik yönden dayanağılmayan izahlardır. Nart kelimesinin menşei belli olmamakla birlikte, Nart Destanları üzerindeki yoğun tartışmalar sürmektedir. Bunların temeli Yunan mitolojisindeki [4] bazı tanrı ve mitler ile olayların Nart destanlarında paralellikler olmasına dayanır.
Bundan hareket eden Kuzey Kafkasya halklarına mensup Adige ve Abhaz ilim adamları, Yunan mitolojisindeki bu motiflerin Kuzey Kafkas halkları arasında söylenegelen Nart destanlarından geldiğini iddia etmektedirler. [5] George Dumasil gibi ilim adamları ise bu destanlara Hint-Avrupa asıllı İran, Alan, İskitlerin kaynaklık ettiğini savunmaktadırlar. [6] Aslında, son araştırmalarla Alan ve İskitlerin Hint-Avrupa mahreçli olmadıkları yolunda ciddî materyaller elde edilmiştir. [7]
Kanaatimizce Alan [8], [9] ve İskitlerin [10], [11] Türklüğü daha kuvvetlidir, nitekim Nartlardaki motif benzerlikleri de bizim savımızı destekler mahiyettedir.
Yunan mitolojisindeki bazı unsurların, Yunanistan dışında gelişen olayları anlattığı, üçüncü şahıstan aktaran üslûp ile motifler bunun göstergesidir.[12] Bugün artık oldukça az bir nüfusa sahip asimile olmuş ve çağlar boyu Türk ve İran kavimleri arasında yaşayan, yazı dilleri bile henüz gelişmemiş Kafkasya’da yaşayan Adige ve Abhaz menşeli halklara ait olması ise kültürel ve sosyolojik dayanaklardan yoksundur.
Çağlar boyu Türk ve İran asıllı kavimlerin yönetiminde kalan Adige ve Abhaz kavimleri dilleri dahil, sosyal hayata dair kültür, gelenek ve inançlar yönünden de yönetimleri altında kaldıkları kavimlerin tesirinde kalmışlardır. Bunu, Türk dünyasında işletilen atasözleri başta olmak üzere diğer halk edebiyatı mahsullerinde açıkça görmekteyiz.
Karaçay-Malkar Nartlarını herhangi bir sahiplenme duygusu dışında tarafsız olarak değerlendirdiğimizde Türk dünyasında yaygın olan birçok destan, efsane ve masal motifleriyle aynı olduğunu görürüz.
Tebliğimizde hiçbir yoruma gitmeden Karaçay-Malkar nartlarından aldığımız birkaç bölümü dikkatlerinize sunacağız. Bu bölümleri Türk dünyasında yaygın olan ve artık tescillenmiş sayabileceğimiz destan ve efsanelerle aynı kurgu, anlatım ve motiflere sahip olduğunu göreceğiz. Bunun için T. F Vladışevskaya, A. A. Gorelov, U. B. Dalgat, N. V. Kidayş-Pokrovaskaya, A. S. Mirbadaleva, E. R. Tenişev ve N. İ. Tolstoy’un birlikte hazırladığı Nartı adlı eseri esas aldık.[13] Teyrile bla Nartla, Örüzmekni Tuvganı, Sosuruknu Tuvganı, Nartlar bla Satanaynı Kökge Uçhanlarını Üsünden Tavruh, Debetni Caşları bla Emegen Katınnı Kızları, Ariv Satanay, Nartların Teyrige tabıngan Algışları adlı yedi nart destanından vereceğimiz örnek pasajlardaki anlatım ve motiflerin diğer Türk destanları ile aynı olduğunu göreceğiz.
Karaçay-Malkar nartlarından verdiğimiz örnekleri Türkiye Türkçesine de aktararak dinleyici/okuyucuya da anlaşılması açısından kolaylık sağlamaya çalıştık.
Teyrile bla Nartla [14]
Kün Teyrisi künnü carathandı. Cer Teyrisi cerni carathandı. Üçüncüge teŋizle caratılgandıla. Kök bla cer caratılgandan sora ekisini ortasında adam ulu caratılgandı. Kök, Kün, Cer, Suv teyrileri onovlaşıp, Suv Teyrisi adam ulusuna içerge suvla berirge boynuna algandı; Cer Teyrisi da üsünde berekle bitdirip, aşatırga, adam ulunu keçindirirge kesine cükge algandı; Kün Teyrisi cıltırırga; Kök Teyrisi cavunla cavdururga degendile. Kün Teyrisi teyrileni başçısı, onovçusudu. Ol suvlanı, kökleni, cerleni kuduretli begimidi. Kün Teyrisi uçsuz, bucaksız uzakdadı. Ol kaynaydı, cayda cerge katı cılıv beredi, kışda, bizden cılıvnı Öksüzle dünyasına iedi, alanı cılıtadı.
.....
Kün Teyrisini baş atı Kaynar-Teyri bolgandı. Kaynar Teyri bla Cer Teyrisi tavlanı, cerleni, suvlanı, culduzlanı da carathandıla, boldurgandıla deydile.
.....
Adam ulunu başı nartla edile, em alga ala caşap başlagandıla. Nartla cayılırdan alga nartla bla birge cer üsünde bek erşi, ne esele da, aytırrga unuthanma, (harrala) bolur deyme, ala caşagandıla. Ala bla nartlanı küreşleri tohtamagandı. Harrala adamlaga uşagandıla, ullu, kızıl tüklüle bolup, har zatnı ayırmay aşagandıla. Ala Kün Teyrini issi künlerin bek süygendile.
.....
Kök Teyrisi Cer Teyrisin algandı
Kök kükürep, bu Cer buvaz bolgandı
Toguz cılnı, toguz künnü buvaz bolup turgandı,
Cer carılıp, sora Debet tuvgandı ”
.....
Tanrılar ile Nartlar
Gün Tanrısı günü yaratmıştı. Yer Tanrısı yeri yaratmıştı. Üçüncü olarak denizler yaratılmışlardı. Gök ile yer yaratıldıktan sonra ikisinin ortasında insan oğlu yaratılmıştı. Gök, Gün, Yer, Su tanrıları karar verdiler; Su Tanrısı insan oğluna içmesi için su vermeyi boynuna almıştı, Yer Tanrısı da üstünü bereketi, yiyeceği ve insan oğlunun geçinmesini kendisine borç edindi, Gün Tanrısı ısıtmayı, aydınlığı, Gök Tanrısı yağmurlar yağdırmayı kabul etti. Gün Tanrısı tanrıların başı ve karar vereni idi. O suların, göklerin, yerlerin kudretli sahibi idi. Gün Tanrısı uçsuz bucaksız uzaktaydı. O kaynardı, yazın yere çok sıcaklık verir, kışın bizden sıcaklığı Öksüzler dünyasına gönderip onları ısıtırdı.
.....
Gün Tanrısının esas adı Kaynar Tanrı idi. Kaynar Tanrı ile Yer Tanrısı yerleri, suları, yıldızları da yaratmışlar, meydana getirmişlerdir diye söylenir.
.....
İnsan oğlunun başı ise nartlardı ve onlar çok önceleri yaşamaya başlamışlardı. Nartlar dağılmadan önce, nartlarla birlikte yer yüzünde çok büyük ne iseler ne diye söylerler unuttum, (Harralar) vardır diyelim, onlar yaşıyorlardı. Onlar ile nartların mücadelesi hiç durmadı. Harralar insanlara benzerdi, büyük, kızıl tüyleri olan her bir şeyi yiyebilen yaratıklardı. Onlar Gün Tanrının sıcak günlerini pek severlerdi.
.....
Gök Tanrısı Yer Tanrısını almıştı
Gök kükreyip bu yer hamile kalmıştı
Dokuz yıl, dokuz gün hamile olup kalmıştı
Yer yarılıp sonra Debet doğmuştu”
.....
Bu metinde daha sonra Gün Tanrının kut vermesi ile Debet’in taştan demiri ayırma ve ondan silah yapma yeteneği verildiği, demirden yaptığı silahlarla da canavarları yer yüzünden yok ettiği anlatılır.
Örüzmekni Tuvganı [15]
Bir colda, nartlanı ömürlerinde, nart Debet tavlaga temir taşla cıyarga ketgendi. Keçe ol bir dorbunda kalgandı. Keçe ortada dorbunnu teşiginden bir seyir kök carık urup, dorbunnu için künça carıthandı. Debet, seyirsinip, tışına çıkgandı. Bitev düniyanı, köz kamatırça, carıtıp, kökde bir ullu uzun kuyuklu culduznu uçup barganın körgendi.
Ol culduz uçup barıp, bek uzakda eki ullu tavnu arasında tavlanı zıngırdatıp, düniyanı kaltıratıp, tüşdü. Debet, keçe bolganına karamay, arı atlandı.
Arı Debet üç kün üç keçeden sora cetgendi. Ol eki tavnu arası kap-kara bolup, küyüp tura edi. Karaganında, bir bek ullu teren çungurnu ortasında eki carılgan bir ullu kök taşnı kördü. Anı içinde va bir tulpar caşcık. Ol sabiyçik bir mazallı börünü boynundan katı tutup eme edi.”
Sosuruknu Tuvganı [16]
Nartlanı zamanında Edil suvnu cagasında nartlanı bir kalaları bolgandı. Anı içinde, alaga akıl üyretgen, Kırs-Biyçe degen bir tişirıv caşagandı. Anı birgesine da, cumuşun etip cürügen, Kün-Biyçe atlı bir kız bolgandı. Ol kız, kereklisine köre, ertten ingir sayın, öre koşuvnu bla suvga cürüy turgandı.
Bir kün, ingir ala, suv alırga barganda, suvnu ekinçi canında koyla küte turgan nartlanı bir koyçusun körgendi. Koyçu da Kün-Biyçeni körgendi. Koyçunu eki közü kesine cütü karaganın eslip, Kün-Biyçe, kaçıp, bir sostar taşnı artına bukgandı.
Ol sagatta sürüvçünü atkısı, atılıp, taşha kirgendi. Taşha alaydan anı bla buvazlık tüşgendi. Kün-Biyçe, çaçı başı tozurap, kesi da keçge kalıp, kalaga kaythandı, suvun da alıp.
Örüzmeğin Doğumu
Bir zamanlar, nartların yaşadığı devirlerde, nart Debet dağlara demir taşları toplamak için gitmişti. Geceleyin bir mağarada kalmıştı. Gecenin ortasında mağaranın deliğinden ilginç bir mavi ışık vurup mağaranın içini gün gibi aydınlattı. Debet, merak edip dışarıya çıktı. Bütün dünyayı göz kamaştırırcasına aydınlatan bir büyük uzun kuyruklu yıldızın uçup gittiğini gördü.
O yıldız uçarak gidip pek uzağa iki büyük dağın arasında dağları zıngırdatarak, dünyayı sarsarak düştü. Debet, gece olmasına bakmayarak oraya doğru atlandı.
Debet, oraya üç gün üç geceden sonra ulaştı. O iki dağın arası kap kara olmuş, yanıp duruyordu. Baktığında, bir çok büyük derin bir çukurun ortasında ikiye ayrılmış büyük bir gök taşını gördü. Onun içinde de bir yiğit çocuk vardı. O çocuk iri kıyım bir kurdu boynundan sıkıca tutmuş emiyordu.”
Sosuruğun Doğumu
Nartların zamanında İdil nerinin kenarında nartların bir kaleleri varmış. Onun içinde, onlara akıl veren Kırs-Biyçe denilen bir kadın da yaşarmış. Onun yanında işlerini gören Gün-Biyçe adında bir kız da vardı. Bu kız ihtiyaca göre sabah akşam iri kovaları ile suya gidip gelirdi.
Bir gün akşam karanlığında su almaya varmıştı, suyun karşı kıyısında koyunlarını güden nartların bir çobanını gördü.Çoban da Gün-Biyçeyi görmüştü. Çobanın iki gözüyle kendisine dikkatlice baktığını sezen Gün-Biyçe kaçarak iri bir sostar taşın arkasına sığındı.
O anda çobanın bakışları taşa girmişti. Bundan dolayı taş hamile kaldı. Gün-Biyçe, saçı başı dağılmış vaziyette kendisi de kalmış bir şekilde kaleye suyunu alarak döndü.
Kırs-Biyçe: “Kayda aylanasa, ne köp kaldıŋ, çaçıŋ, başıŋ da tozurap, sanga ne bolgandı?’ dep sorgandı.
Ol zamanda Kün-Biyçe suv cagada körgen, colukgan işin bolganıça aytdı. Ulanı kızı bolmagan Kırs-Biyçe olsagat, adamların iyip, taşnı kalasına keltirdi.
Taşnı bir karangı, suvuk otovga saldırgandı. Tokuz ay bla toguz künnü cetgende, taş carılıp, andan caşçık çıkgandı. Kırs-Biyçe kesi, marap turup, anaçılık etgendi. Kök, Cer, Ot teyrileden bılay aytıp tilegendi: -Siz munu kılıç kesmegen nart ulanladan etigiz, ok kirmegen, cavların horlaganladan etigiz.- dep kindigin kesgendi. Ceti tavdan suc alıp anı avzun cuvgandı.”
Nartla bla Satanaynı Kökge Uçhanlarını Üsünden Tavruh [17]
Satanay nartlaga onov etip köp çakla ozgandıla. Nartla, cer üsünde cavları bla küreşe, halknı koymagan emegenleni artların etgendile. Zaranlısarıvbekleni da kurthandıla. Em artında, nartla, cavların tavushandan sora, Kök Teyrisinden buyruk kelip, kuş kanatlı cel atlaga minip, havaga, kökge uçup ketgendile.”
Debetni Caşları bla Emegen Katınnı Kızları [18]
Ertte zamanda Debet pelivan bolgandı. Ol Kesi nart bolgandı. Ol kesi kün çıkgan canında Temir-Kapuga, kün bathan canında Buz teniŋizge bargandı.” Kırs-Biyçe: Nerede dolaşıyorsun, niye çok kaldın saçın başın da dağılmış sana ne oldu diye sordu.
O zaman Gün-Biyçe nehrin kenarında gördüğünü, gecikme sebebini ne iş olmuşsa olduğu gibi anlattı. Kırs-Biyçe hemen adamlarını gönderip taşı kalesine getirtti.
Taşı karanlık, soğuk bir odaya koydurdu. Dokuz ay dokuz gün muhafaza etti, dokuz ay dokuz gün dolunca, taş yarılıp, ondan bir çocuk çıktı. Kırs-Biyçe kendisi gözetip, analık etti. Gök, Yer, Ateş tanrılarından şöyle söyleyerek dilekte bulundu: Siz bunu kılıç kesmeyen nart oğlanlarından yapınız, ok girmeyen, düşmanlarını mahvedenlerden yapınız, diyerek göbeğini kesti. Yedi dağdan su alarak onun ağzını yıkadı.”
Nartlar ile Satanayın Yerden Göğe Uçmaları Hakkındaki Rivayet
Satanay’ın razılığı ile Nartlar uzun çağlar yaşadılar. Nartlar yer yüzündeki düşmanları ile mücadele ettiler. Halka karşı olan canavarları bertaraf edip, zararlı ejderhalardan korudular. En sonunda Nartlar düşmanları yer yüzünden yok ettikten sonra, Gök Tanrı’dan buyruk geldi. Kuş kanatlı, yel atlara binerek, havaya, gök yüzüne uçup gittiler.”
Debet’in Çocukları ile Emegen Kadının Kızları
“Eski zamanlarda Debet adında bir pehlivan vardı. O kendisi nart idi. O kendisi gündoğusunda Temir Kapıya, günbatısında Buz denizinde kadar varmıştı.”
Ariv Satanay [19]
Kündü Satanaynı atası,
Aydı anı taphan tatlı anası.
Aydan anı Teŋiz Teyri urlagandı,
Anı atı Suv Celmavuz bolgandı.
Satanayga Suv Anası karagandı,
Altın çaçın kolu bla taragandı
Betin boyap, çıkgand teŋiz cagaga
İzley, barıp, mingend kayın kaŋaga
Almostula, körüp, anı algandıla,
Kara ormanga eltip, aşla salgandıla
Ullu töbe kart emegen bolgandı
Ceti cüz cıl ol ormanda turgandı.
Ol kezivde Satanay, betin açıp karagan edi-
Birden emegenni cangız közü kamagan edi ”
Nartlanı Teyrige tabıngan Algışları [20]
Teyri, seni kuluŋma, kesim da nart uluma!
Suv Teyrisi, suvdan salgansa kanımı,
Kök Teyrisi bergendi canımı.
Cer Teyrisi, aşla bla toydurduŋ
Nartla barı caratıldık, Teyri, kanıŋdan
Baş urama, tal çıbıklay, iyilip,
“Teyri!”- deyme, har zamanda, süyünüp”
Güzel Satanay
Gündür Satanay’ın babası
Aydır anu bulan tatlı anası
Aydan onu Teniz Tanrısı çalmıştı
Onun adı Su Celmavuz’u (Ejdehası) olmuştu
Satanay’a Su Anası bakıyordu
Altın saçını eliyle tarıyordu
Yüzünü boyayıp çıkmıştı deniz kıyısına
İzleyerek gitti oturdu kayın ağacına
Albastılar görüp onu aldılar,
Kara ormana getirip, yiyecekler verdiler
Ulu tepede yaşlı canavar oturuyordu
Yediyüz yıldır bu ormanda duruyordu.
O sırada Satanay, yüzünü açıp bakmıştı
Birden canavarın tek közü kamaşmıştı”
Nartların Tanrıya İbadet Ederken Söyledikleri Dua
Tanrı, senin kulunum, kendim de Nart oğluyum!
Su Tanrısı sudan saldı kanımı,
Gök Tanrısı vermişti canımı.
Yer Tanrısı aşlar ile doyurdu,
Nartların hepsi yaratıldık, Tanrı kanından,
Başımı eğiyorum, ağacın dalları gibi,
“Tanrı!”- diyorum, her zaman inanarak.”
Örnek metinlerde de görüldüğü gibi, Karaçay-Malkar Nart destanları diğer Türk boylarındaki destanlarla üslûp ve motiflerle aynıdır.
Teyrile bla Nartla başlıklı nartta geçen yer yüzünün yaratılması hem üslûp hem de motifler açısından Altay Yaratılış[21] destanıyla neredeyse hemen hemen aynıdır.
Eski Türk inanç sisteminin bütün göstergeleri bu anlatımda mevcuttur. Örüzmekni Tuvganı adlı nartın motifleri ise Göktürk Türeyiş destanının bütün özelliklerini göstermektedir. Gökten gelen mavi ışık ve gök taşından doğan Örüzmek’in iri bir kurdu emmesi motiflerini Oğuz Kağan destanından bilemekteyiz. Hem Örüzmek’te hem de Sosurga’nın doğumunda bulunan taş motifi ise yine bütün Türk boylarında görülen taşlarla ilgili adet ve inanışlarla[22] bağlantılıdır.
Sosuruknu Tuvganı adlı nart ise Kitab-ı Dede Korkut’ta geçen Tepegöz’ün peri kızından doğması ile benzerdir. Peri kızıyla yaratılış dizgesine aykırı olarak cinsel ilişkiye giren Karaçuk Çoban burada nartların çobanı olarak karşımıza çıkar. Yedi dağdan su alarak çocuğun ağzının yıkanması motifi ise Türklerde kutsal sayı silsilesini karşımıza çıkarmaktadır.
Nartlar bla Satanaynı Kökge Uçhanlarını Üsünden Tavruh isimli nart söyleyişindeki uçan at ise Kazak, Kırgız, Türkmen, Sibirya Türk boyları dahil olmak üzere bütün Türk boylarının destan, efsane ve masallarında karşımıza çıkmaktadır.[23]
Debetni Caşları bla Emegen Katınnı Kızları nartındaki yön tanımlamasını hem eski Türk destanlarında hem de aynı üslûpla Orhun Yazıtlarında görmekteyiz.
Ariv Satanay nartında geçen güneş baba ay anne, Su Celmavuz, kayın ağacı ve tek göz motifleri de Türk destan ve inançlarıyla ilgili efsanelerde sıkça karşımıza çıkan motiflerdir. Nartlanı Teyrige Tabıngan Algışları metinin tek Tanrılı Türk Tanrı dinini açıkça görmekteyiz.
Bütün bunları dikkate aldığımızda, Kafkasya’da yaşayan Adige ve Abhaz gibi henüz edebi dilleri bile gelişmemiş kabilelerin Türk destanlarından açıkça etkilendiği ve bu etkileşimin tarihin bir döneminde Yunan mitolojisini oluşturan mitlere kadar gittiğini söylememizin doğru olacağı kanaatindeyiz.
Dipnotlar
[1] Özbay, Yismeyl Özdemir, Mitoloji ve Nartlar, Kafdağı Yayınları 1, 3.s
[2] Özbay, Yismeyl Özdemir, a.g.e., 3.s
[3] Geleyava, Ariuka, Karaçay-Malkarların Kahramanlık Destanları Nartların Manas’taki Paralelleri, Manas Destanı Etkinlikleri Uluslarası Bilgi Şöleni Bildirileri, Atatürk Kültür Merkezi, 1995 Ankara, 107.s
[4] Can, Şefik, Klâsik Yunan Mitolojisi, İnkılâp-Aka Yay., 1970 İstanbul
[5] Özbay, Yismeyl Özdemir, a.g.e., 4.s
[6] Özbay, Yismeyl Özdemir, a.g.e., 4.s
[7] Doğan, İsmail, Kafkasya’da Bulunan Göktürk (Runik) İşaretli Eserler Albümü, Türk Dil Kurumu Yayınları, 2000 Ankara
[8] Harmatta, Janos, Avarların Dili Sorununa Dair. Doğu Avrupa’da Türk Oyma Yazılı Kitabeler, Atatürk Kültür Merkezi Yay., 1988 Ankara (Çeviren Hicran Akın)
[9] Ağasıoğlu, Firidun, Azer Xalqı, Çaşıoğlu 2000 Bakı
[10] Diker, Selahi, Anadolu’da On Bin Yıl. Türk Dili’nin Beş Bin Yılı, 2000 İzmir
[11] Ayda, Adile, Etrüskler (Tursakalar) Türk İdiler, 1992 Ankara
[12] Doğan, İsmail, Karaçay–Malkar Egemen Comaklarının Işığında Tepegöz Motifi, III. MukayeseliTürkDili ve Edebiyatı Sempozyumu, 30-31 Mart, 18 Mart Üniversitesi, 1997 (Çanakkale)
[13] Vladışevskaya, T. F,. Gorelov, A. A, Dalgat, U. B., Kidayş-Pokrovaskaya, N. V. , Mirbadaleva, A. S., Tenişev, E. R., Tolstoy, N. İ., Nartla Malkar-Karaçay Nart Epos, 1994 Moskova
[14] Vladışevskaya, T. F,. Gorelov, A. A, Dalgat, U. B., Kidayş-Pokrovaskaya, N. V. , Mirbadaleva, A. S., Tenişev, E. R., Tolstoy, N. İ., Nartla Malkar-Karaçay Nart Epos, 1994 Moskova, 68.s
[15] Vladışevskaya, T. F, a.g.e., 74.s
[16] Vladışevskaya, T. F, a.g.e., 118.s
[17] Vladışevskaya, T. F, a.g.e., 299.s
[18] Vladışevskaya, T. F, a.g.e., 146.s
[19] Vladışevskaya, T. F, a.g.e., 71.s
[20] Vladışevskaya, T. F, a.g.e., 283. s
[21] Ögel, Bahaddin, Türk Mitolojisi I.C., Türk Tarih Kurumu Yay., 1989 Ankara, 432. s
[22] Tanyu, Hikmet, Türklerde Taşlarla İlgili İnanışlar, 1968 Ankara
[23] Elçin, Şükrü, Atların Doğuşları ile İlgili Efsaneler, Halk Edebiyatı Araştırmaları, Kültür Bakanlığı Yay., 1977 Ankara, 47.s