İslâmî Türk Edebiyatı’nda Güvercin Hikayesi, Kesikbaş Hikayesi, Dâstân-ı Geyik, Dâstân-ı İbrahim gibi halkın anlayabileceği sade bir dille türlü dinî hikayeler yazılmış ve basılmıştır. Özellikle Anadolu sahasında yazılmış bu tür eserlere kütüphanelerde ve özel kitaplıklarda çokça rastlanır [1]. Müstakil manzumeler dışında, Klasik Türk Şiiri’nde beyitlerde çeşitli vesilelerle geçen [2] İsmail Kıssası da bunlardan birisi olup Kur’an-ı Kerim’de şöyle yer alır:
İslâmî Türk Edebiyatı’nda Güvercin Hikayesi, Kesikbaş Hikayesi, Dâstân-ı Geyik, Dâstân-ı İbrahim gibi halkın anlayabileceği sade bir dille türlü dinî hikayeler yazılmış ve basılmıştır. Özellikle Anadolu sahasında yazılmış bu tür eserlere kütüphanelerde ve özel kitaplıklarda çokça rastlanır [1]. Müstakil manzumeler dışında, Klasik Türk Şiiri’nde beyitlerde çeşitli vesilelerle geçen [2] İsmail Kıssası da bunlardan birisi olup Kur’an-ı Kerim’de şöyle yer alır:
- Ey Rabbim! Bana salihlerden bir çocuk ihsan buyur[diye dua etti].
- Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.
- Vakta ki, yanında koşmak çağına erdi, [Ona şöyle dedi] “-Yavrum! Ben rüyamda görüyorum ki seni boğazlıyorum. Artık bak, ne düşünürsün?” [Çocuk ona şöyle dedi] “-Babacığım! Sana, ne emrediliyorsa yap; İnşa Allah beni sabredenlerden bulacaksın.”
- Vakta ki, bu suretle ikisi de [baba-oğul Allah’ın emrine] teslim oldular, İbrahim, çocuğu yanı üzerine yıktı;
- Biz de ona şöyle nida ettik:
- Ey İbrahim!
- Gerçekten rüyana sadakat gösterdin. Şüphe yok ki biz, güzel amel işleyenleri işte böyle mükafatlandırırız.”
- Muhakkak ki bu açık bir imtihandı.
- [Oğlunu kesmeye karşılık] ona büyük bir kurbanlık, [semiz koç] fidye verdik.
- Yine ona, sonradan gelenler içinde iyi bir yâd bıraktık.
- Bizden saadet ve selamet olsun İbrahim...
- Güzel amel işleyenleri, işte böyle mükafatlandırırız [3].
Hz.İbrahim Kur’an-ı Kerimde 68 yerde adı geçen büyük peygamberlerden biridir. Edebiyatta daha ziyade Babil halkına peygamber gönderilmesinden sonra putları kırması, ateşe atılması, ateşin gül bahçesine dönüşmesi, oğlu Hz.İsmail’i kurban adaması ve Kâbe’yi inşa etmesi sebebiyle geçer ve şahsiyeti, hayatı ve başından geçenlerle zikredilir. Bu konuda yazılmış müstakil kitaplar dahi vardır ki, Abdülvasi Çelebi’nin Halilname’si bunlardan birisidir [4].
Hz.İsmail de Kur’an-ı Kerimde adı geçen büyük peygamberlerden olup Hz.İbrahim’in Hacer’den olan büyük oğludur. İslami Türk Edebiyatında daha ziyade babası tarafından kurban adanması sebebiyle geçer. Bu konuda Âşık Perverî’nin Kıssa-i İsmail Destânı tanınmıştır [5]. Aynı mevzu Abdülvasi Çelebi’nin Halilname adlı eserinde de anlatılır [6].
Lâtin harflerine aktararak Türkiye Türkçe’sini verdiğimiz Karaçayca yazılmış Ak Koçhar [Ak Koç] manzumesi de İslami Türk Edebiyatı’nda geçen kıssalardan İsmail Kıssası olup Kazim Meçi tarafından nazmedilmiştir. Biri Arap harfli el yazma, ikisi Kiril harfleriyle basılı olmak üzere üç nüshadan hareketle Lâtin harflerine aktardığımız Ak Koç manzumesinin dil özellikleri üzerinde durmadan sadece metnini vermeye çalıştık. Manzumede dikkatimizi çeken, aynı tür başka manzumelerde Hz.İbrahim’in gördüğü üç gecelik rüyanın bu manzumede yetmiş gece olması ; İbrahim’in verdiği söze karşılık koyunları ve develeri yanında atlarını da kurban etmesidir. Manzumede yetmiş sayısının geçmesi ve at etinin yenmesi eserin millîlik hususiyetini gösteren önemli öğelerdendir.
Ak Koçhar’ın şâiri Kazim Meçi Karaçay-Malkar Türk Edebiyatının en büyük şâir ve âlimlerindendir. 1859’da Şıkkı’da doğan Meçi’nin babası bir demirci ustası olan Bekki’dir. Kazim babasının yanında demirci dükkanında çalışırken Arap harflerini de öğrenir. Babası onun Arapça öğrenmesi için Kumuklu Hoca Efendiye gönderir. Bu bilge kişinin yanında Kur’an, Tecvid, Tarih, Dil, Arapça ve Farsça öğrenen Kazim medreseyi bitirerek babasının demirci dükkanına döner. Kısa zamanda ilmiyle ve şahsiyetiyle dini ve ilmi sohbetleri aranan şahıs haline gelir.
Malkar Edebiyatının kurallarını koyan Kazim, şiir yazmaya medresede başlamıştır. Onun ilham kaynağı halkın zengin folkloru, şark edebiyatının klâsik şiirleri ve içinde doğup büyüdüğü halkının sıkıntılarıdır. Bu yüzden Kazim’in şiirlerinde haksızlıklar, eşitsizlikler, halkın maruz kaldığı zulüm ve sıkıntıları dile getirilir. Ama şiirlerde karamsarlık yerine ümit, sevgi ve hoşgörü vardır. Bütün şiirlerinde halkına ve ata yurduna olan sevgi ve bağlılık, onların hür yaşaması için gösterdiği gayret görülür. Yüreğindeki bu millet sevgisi ve özlemi şâirin Şam, Bağdat, Kahire, Tahran, İstanbul gibi yerlerde kaldığı zamanlarda yazdığı şiirleri özellikle dikkat çekicidir.
Kazim Meçi, Şark, Türk ve Fars şiirinin kurallarını çok iyi öğrenmiş, bunları Malkar Edebiyatının kendi değerleri ve Karaçayca’nın anlatım gücüyle birleştirerek Malkar Edebiyatının en büyük şâiri haline gelmiştir. Malkar Edebiyatında, Arap, Fars ve Türk nazmında görülen şekilleri ilk defa o kullanmış ve işlemiştir.
1914’te vuku bulan I.Dünya Savaşını “Kan Savaşı” olarak dile getiren Kazim Meçi çok sıkıntılar görmüş, Sovyet rejiminin baskısında kalmış, eserleri yakılmış ve yırtılmıştır. Çoğu halkın ezberinde olan eserleri Karaçayca ve Rusça olarak sonradan basılmış olan Kazim Meçi 1945 yılında Kazakistan’da sürgünde iken vefat etmiştir [7].
Ak Koçhar manzumesi, yıllarca Sovyet zulmü altında kalan Türk bölgelerinden biri olan Kuzey Kafkasya’da yaşayan Kazim Meçi’nin olup Karaçayca’dır. Eserin tam orijinal metni,içinde yaşanılan şartlardan dolayı ele geçirilememiştir. İncelediğimiz nüshalardan ve bölgenin ileri gelenlerinden öğrendiğimize göre eser, ezberlenmiş ve daha sonraları Kirilce basımı gerçekleştirilmiştir[A nüshası]. O bölgeden Türkiye’ye gelip yerleşenlerce de ezbere bilinen eser, Arap harfleriyle de bir deftere kaydedilmiştir[B nüshası]. C nüshasının sonundaki nottan da böyle olduğu anlaşılıyor. Notta, manzumenin ilk defa, Kazim’i anlatan iki ciltlik [1989’da basılan] eserde “Ak Koçhar” olarak yer aldığı, halk arasında ise “İbrahim Manzumesi” diye anıldığı, ağızdan ağza, dilden dile dolaşırken isimlerin bile değiştiği, Kazim’in kendi el yazısı ile olan nüshanın bulunamadığı için başkalarının defterlerine[ezberden] yazıldığı, bu yüzden nüshalar arasında farklılıklar görülebileceği, hatta bazı beyitlerin yerlerinin bile değiştiği yazılıdır [8].
Metni oluştururken, daha sağlam gördüğümüz ve A nüshası olarak adlandırdığımız nüshayı esas alıp diğer nüshalardaki farklılıkları dipnotlarda gösterdik. B nüshası olarak adlandırdığımız Arap harfli nüshadaki vezin hatalarının, kafiye uyumsuzluklarının ve mânâ tutarsızlığının çokça oluşu da bu nüshanın önceleri ezbere alınmış olan şiirin daha sonraları yazıya geçirildiğini göstermektedir.
Milli ölçümüz hecenin 7+7 duraklı şekliyle yazılan eserin Kirilce nüshada dizilişi dörtlük halinde olduğu için biz de buna uyduk ve metni dörtlükler halinde oluşturduk. Ayrıca her dörtlüğün karşısına Türkiye Türkçe’sini de verdiğimizden yer kazanma açısından da dörtlük halinde yazmayı uygun gördük. Dörtlüklerin Türkiye Türkçe’sini verirken mümkün oldukça manayı, kafiyelenişini ve vezni korumaya çalıştık.
Nüshalar:
A Nüshası:
Meçilanı Kazim,I.C.,hzl.Komisyon, Elbruz Kitap Basımı, Nalçik,1989.s.233-237. Ciltli, şirazeli olan eser Karaçayca olup Kiril harfleriyle basılmıştır. İbrahim Kıssası bu eserde, “AK KOÇHAR” başlığıyla yer almış olup 41 dörtlükten ibarettir.
Baş:
Burungu zamanlada
Caşadı bir akılman.
Uzaklada bizde da
Haparları aytılgan.
Son:
Har balaga kıyınlık
Kelgen açı sagatta,
Ak Koçharı makırıp,
Cetsin anı katında.
B Nüshası:
Arap harfleriyle yazılmış el yazma bir defterdir. Halid Özcan tarfından yazılmış olup, yazarın akrabalarından Hanımsat Özcan’ın şahsi kütüphanesinde bulunmaktadır. Eserin sonunda yeni harflerle Hanımsat Özcan[22b] yazılıdır. Yine her varakta H.Ö kısaltması yazılıdır[1b-18b]. Yazma defterde Kazim Meçi’nin Mevlidi [9] ve İbrahim Kıssası bulunmaktadır[18b-22a]. Cilt :Üzeri yeşil naylon kaplı ve karton kapaklı defter. Kağıt :Çizgili beyaz kağıt, yer yer sahifeler yırtılmış, yıpranmış ve yapıştırılmış. Yazı :Kuralsız, karışık, harekeli el yazısı. Ölçü :220x160 mm. – 185x130mm. St. :12, çift sütün. Eser, Karaçayca olup Türkiye Türkçesi’nin tesirinde kalınarak yazılmıştır. Bu da eserin Türkiye’de yazıldığını gösterir. İbrahim Kıssası bu nüshada “Habari Zari İbrahim”, İbrahim Paygambarnı caşı İsmail’ni kurban etgen başlığıyla yer almış olup 41 dörtlükten ibarettir.
Baş:
Allah atın ezkerip
Anı bılan başlayım
Terk oguna men sizge
Habar aytıb taşlayım.
Son:
Siz süysegiz ümmetler
Rahat bolurga canıgız.
Har zamanda tohtamay
Salavatla salıgız.
“Mevlâ salli ve sellem ve bârik aleyhi”
C nüshası:
Kazim, Begiylanı Abdullah, Elbruz-Nalçik,1996,s.125-130. Ciltli, şirazeli olan eser Karaçayca olup Kiril harfleriyle basılmıştır.
İbrahim Kıssası eserde “İbrahim” başlığıyla yer alıp 45 dörtlükten ibarettir. Eserin sonundaki açıklamalarda İbrahim Kıssasının Kirilce ilk defa 1989’da basıldığı [A nüshası dediğimiz],el yazma asıllarının olduğu bilgisi bulunmaktadır[s.529].
Kazim Meçi’nin adının geçtiği;
“Kazim harip sen aytdın
İbrahimni nazmusun.
Suvapların köp bolsun
Günahların az bolsun”
dörtlüğü sadece bu nüshada vardır.
Baş:
Allah’nı atın ezkerip
Bismillah dep başlayım.
Terk okuna men sizge
Hapar aytıp boşayım.
Son:
Har balaga kıyınlık
Kelgen açı sagatda
Ak koçharı makırıp
Cetsin anı katında.
AK KOÇHAR [10]
Allah atın esgerip,
Bismillah dep başlayım.
Terk okuna men sizge,
Hapar aytıp boşayım [11].
Burungu zamanlada
Caşadı bir akılman,
Uzaklada, bizde da
Haparları aytılgan.
Anı atı İbrahim,
Faygambarga sanalgan,
Halkı süygen bir adam,
İgilikge tabıngan...[12]
Caşı bolmay İbrahim
Allah’dan caş izledi [13].
Namazda, duvasında [14]
Tohtamayın tiledi...[15]
- Sen caş bersen, Allah’ım,
Sanga kurman eterem,
Seni üçün bek süygen [16]
Bir zatımı keserem.
Allah anga caş berdi,
Ol [17] İsmail atadı.
Malın çomart kesdirip [18],
Kurman etip başladı.
Tüşünde va eşitdi: [19]
- Süygeningi kesmeyse!
Bılay bla sen endi [20]
Muratınga cetmeyse.
Ol kaldırmay koyların
Kurman etip taşladı.
Har keçede bir tüşnü, [21]
Taymay [22], körüp başladı.
Aytdı [23] anga Cabrail:
-Aythanıngı [24] etmeding!
Kurman etip alıka [25]
Süygeninge cetmeding!
Cüz tüesi bar edi,
Barın kesip, aş etdi.
Biyagınlay bir [26] tüşü
Anı başın tas etdi. [27]
Bar ed [28] anı cüz atı
Barısın da kesdirdi.
Bar mülkün da ayamay, [29]
Ahırına cetdirdi [30].
Murat etdi İbrahim:
“Men işimi bitdirdim,
Süygenimi koymayın,
Men sözümü cetdirdim”.
Dagı da ol eşitdi,
Keçe [31] cuklap,tüşünde:
“Aythanınga cetmeding, [32]
Cartılık bar [33] işingde.
Mal kesgenden fayda cok,
İsmail’ni kurman et.
Oldu seni [34] süygening,
Anı alıp tavga ket!”.
Ol eşitmay [35] ne etsin,
Allah’ha söz bergendi.
Bu tüşnü da [36] tohtamay
Cetmiş keçe körgendi
Közü kıymay cıladı,
Caşın kurman eterge
Amal tapmay tebredi
Tavga alıp [37] keterge
İbrahim Ayıtgandı,
Anasına aytmayım.
Bu işni men bitdirmey
Kes’ızıma kaytmayım. [38]
Anasına aytdı ol [39] ,
-İsmail’ni hazırla,
Erttenlikge otunga [40]
Meni bila barırga [41]
Cuvundurup kiydirip, [42]
Colga saldı balasın.
Kaygı etip koydula,
Anı taphan anasın.
İbrahim bla İsmail,
Tavgaylanıp ketdile.
Bara-bara ekisi,
Mina tavga [43] cetdile.
İblis aytdı Hacar’ga [44].
-Caşnı elted [45] keserge!
Sen kerekse mıçımay [46] ,
Izlarından [47] ceterge.
Bu sözleni nek aytdıng,
Kara betli oy [48] kişi?
Balalaga bolur mu,
Atalanı ol işi?
Anasından söz tapmay,
Kaytdı İblis kıynala,
Izlarından çabıp ol,
Cetd’alanı Mina’da.
Caşha karap aytdı ol: [49]
“Biçak aldı [50] keserge,
Atan tavkel bolgandı [51]
Seni kurman eterge”.
Caşcık aytdı: “Ey kişi,
Ata etmez bu işni.
Nek aldaysa sen meni, [52]
Coralap aman tüşnü?” [53]
İynanmadı İsmail,
Anı aythan sözüne,
Taşnı alıp koluna,
Urdu anı közüne.[54]
Dagı da bir taş alıp,
Urdu anı başına. [55]
Ol taş bla anı ol
Cara saldı kaşına.
Aytdı anga atası
Caşırmayın bir cugun:
“Cetdi bügün eterge
Ullu Allah buyrugun...” [56]
Hazır boldu İbrahim
Anı [57] kurman eterge.
Közü kıymay tohdadı [58]
Anı başın keserge. [59]
Kıbılaga aylanıp,
Tüz tohtadı İsmail [60] .
Biçak alıp koluna
Hazır bolgandı [61] Halil.
“Ne eter bu Halil !” dep
Allah anı sınadı.
Canıvarla cıyılıp,
Anga barı cıladı. [62]
Biçaknı caş körür dep,
Anı canı kıynaldı.
Abasın eki cırtıp,
Caşnı közün bayladı. [63]
“Közlerimi [64] baylama,
Atam bayla sanımı.
Men’anama körgüstme [65]
Kölegimde kanımı”.
Tartdı biçak [66] boynuna,
Biçak anı kesmedi.
Rahat [67] bolup catdı caş,
Orunundan [68] tepmedi.
Taşha tartdı biçaknı,
Anı sınap körürge.
Taşnı kesip ol biçak,
Ötüp ketdi tübüne.
Biçak kalay keser ed,
Kesme dese carathan! [69]
Caşcık kalay teber ed,
Tepme dese carathan. [70]
Koçhar iydi ornuna,
Azat etip caşnı ol.
Razı boldu kuluna,
Cannetine saldı col. [71]
Allah iyip ak koçhar [72]
İsmailge engendi.
Kutulganın İsmail
Ol sagatda bilgendi.
Kökden bir tavuş keldi: [73]
“Sen muratha cetdin-dep, [74]
Razı boldum men sanga,
Aythanıngı etdin- dep.
Faygambarım,İbrahim,
Sen bildirdin [75] işingi.
Keltirgense [76] ornuna,
Köre turgan tüşüngü”.
Şukur etdi İbrahim
Caşı azat bolganga,
Ak koçharnı terk soydu,
Algış etip kurmanga.
Dünya bek carık boldu
İsmail sav kalganda,
Kuvandırdı Hacar’nı
Caşın alıp barganda. [77]
Munu üçün borç boldu
Bizge kurman eterge.
Salat-salam salıgız,
Muratlaga ceterge. [78]
Har cıl sayın tohdamay
Siz kurmanla etigiz.
Anga minip kıynalmay
Sırat coldan [79] ötügüz.
Mevla salli ve sellem
Ve bareke aleyhi [80]
Siz süysegiz ümmetler
Rahat [81] bolurga canıgız.
Har zamanda tohtamay
Salavatla salıgız” [82]
Kazim harip sen aytdın
İbrahim’ni nazmusun.
Suvapların köp bolsun
Günahların az bolsun. [83]
Har balaga kıyınlık
Kelgen açı sagatda,
Ak koçharı makırıp,
Cetsin anı katında. [84]
AK KOÇ
Allah adın anarak
Besmeleyle başlayım
Kısacası ben size
Çabuk haber edeyim.
Çok eski zamanlarda
Yaşardı ulu biri,
Yaban elde, bizde de
Haberleri söylenen.
Onun adı İbrahim,
Peygambere sayılan,
Halkı seven bir adam,
İyiliğe inanan...
Oğlu olmaz İbrahim
Hak’tan oğlan istedi.
Namazda, duasında
Hiç durmadan diledi.
-Oğlan versen, Allah’ım,
Sana kurban ederim,
Seninçün çok sevdiğim
Her şeyimi keserim.
Allah oğlan verince,
O İsmail ad koydu.
Malın bolca kestirip,
Kurban edip başladı
Düşünde o işitti:
-Sevdiğin kesmiyorsun!
Böylece sen artık
Murada yetmiyorsun.
O sıradan koyunlar
Kurban edip bitirdi.
Her gecede bir düşü,
Durmadan, görür oldu.
Dedi ona Cebrail:
-Dediğini etmedin!
Kurban ederek daha
Sevdiğine yetmedin!
Yüz devesi var idi,
Hepsin kesip aş etti.
Yinede gördü bir düşü
Onun aklın kaybetti.
Vardı onun yüz atı
Hepsini de kestirdi.
Bütün mülkün vererek
Sonuna dek bitirdi
Murat etti İbrahim:
“Ben işimi bitirdim,
Sevdiklerim kalmadı,
Sözümü gerçek ettim”.
Bir daha o işitti,
Yine gece düşünde:
“Sözün yere gelmedi,
Eksiklik var işinde.
Mal kesmekten fayda yok,
İsmail’i kurban et.
Odur senin sevdiğin,
Onu alıp dağa git.
O ne etsin duymadan,
Allah’a söz vermişti.
Bu düşü de durmadan
Yetmiş gece görmüştü.
Kıyamadı, ağladı,
Oğlun kurban etmeye,
Çaresizce yürüdü
Dağa alıp gitmeye.
İbrahim şöyle dedi;
Anasına demeyim.
Bu işi bitirmeden
Geriye dönmeyeyim.
Anasına dedi o:
- İsmail’i hazırla,
Sabahleyin oduna
Benim ile gitmeye.
Yıkandırıp giydirip,
Yola koydu yavrusun.
Kaygılı bıraktılar,
Onu doğuran anasın
İbrahim’le İsmail,
Dağa dönüp gittiler.
Vara-vara ikisi,
Mina dağa yettiler.
İblis dedi Hacer’e:
-Oğlun götürür kesmeye
Sen gereksin çabucak,
İzlerinden yetmeye.
- Bu sözüi neden dedin,
Siyah yüzlü ey kişi?
Yavrulara olur mu,
Babaların o işi?
Anadan yüz bulmadan
Döndü İblis üzgünce,
İzlerinden koştu o,
Yakaladı Mina’da.
Oğlana bakıp dedi:
“Bıçak aldı kesmeye,
Baban karar vermişti
Seni kurban etmeye”.
Oğlan dedi : “Ey kişi,
Baba etmez bu işi.
Ne aldatırsın beni,
Yorarak kötü düşü?”
İnanmadı İsmail,
Onun dediği sözüne,
Taşı alıp eline,
Vurdu onun gözüne.
Yine de bir taş alıp,
Vurdu onun başına.
O taş ile onun o
Yara açtı kaşına.
Dedi ona babası
Saklamadan bir şeyi:
“Yetti bugün etmeye
Ulu Allah buyruğun..”
Hazır oldu İbrahim
Onu kurban etmeye.
Kıyamayıp bekledi,
Onun başını kesmeye.
Kıbleye de dönerek,
Uzanmıştı İsmail.
Bıçak alıp eline
Hazırlanmıştı Halil.
“Ne yapar Halil!”diye
Allah onu denedi.
Canlılar hep toplanıp,
Ona hepsi ağladı.
Bıçağı görür diye,
Onun canı dağlandı.
Abasın iki yırtıp,
Oğlun gözün bağladı.
“Gözlerimi bağlama,
Babam bağla vücudum.
Benim anam görmesin
Gömleğimdeki kanımı”.
Bıçak çaldı boynuna,
Bıçak onu kesmedi.
Oğlan korkusuz yattı,
Hiç hareket etmedi.
Taşa çaldı bıçağı,
Onu denemek için.
Taşı kesip o bıçak,
Geçip gitti dibine.
Bıçak nasıl keserdi,
Kesme dese Yaradan!
Oğlan nasıl oynaşır,
Kalkma dese Yaradan.
Koç gönderdi yerine,
Azat edip oğlu Ol,
Razı oldu kuluna,
Cennetine açtı yol.
Allah’ın beyaz koçu,
İsmail’e inmişti.
Kurtulduğun İsmail
O saatte bilmişti.
Gökten bir nida geldi:
“Murada yettin -diye
Razı oldum ben sana,
Dediğin ettin -diye.
Peygamberim, İbrahim,
Sen bildirdin işini,
Getirerek yerine,
Gördüğün o düşünü.
Şükür etti İbrahim
Oğlu azat olunca,
Ak koçu çabuk yüzdü,
Dua edip kurbana.
Dünya aydınlık oldu,
İsmail sağ kalınca,
Sevindirdi Hacer’i
Oğlun alıp varınca.
Bunun için borç oldu
Bize kurban etmeye.
Salât- selam ediniz
Muratlara yetmeye.
Her senede durmadan
Siz kurbanlar ediniz.
Ona binip kolayca
Sırat yoldan geçiniz.
Mevla salli ve sellem
Ve bareke aleyhi [85]
İsterseniz ümmetler
Rahat olsun canınız
Her zamanda durmadan
Selavatlar ediniz.
Garip Kazim sen dedin
İbrahim manzumesin
Sevapların çok olsun
Günahların az olsun
Her çocuğa bir bela
Gelen acı zamanda,
Beyaz koçu meleyip,
Olsun onun yanında.
Dipnotlar
Özel kütüphanemizdeki böyle bir yazma mecmuada da Mevlid, Dâstân-ı İbrahim, Dâstân-ı Geyik, Nasihat-ı Hatunlar bulunmaktadır[M.S]
Bkz.Dîvan Edebiyatı-Kelimeler ve Remizler Mazmunlar ve Mefhumlar, Agâh Sırrı Levend, İst., 1980, s.112.
Kur’an-ı Kerim, [Es-Saffat, 100-110], hzl. A.Fikri Yavuz, İst, 1975, s, 450-451.
Bkz.Türk Dili ve Ed.Ans.C.4,İst.1981,s.322; İslâmi Türk Ed. Giriş, N.Pekolcay-S.Eraydın,İst,1976,s.99-112.
Bkz.Türk Destanları, K.Z.Gençosmanoğlu, İst.1972, s,516.
Bkz.Türk Dili ve Ed.Ans.C.5,İst.1982,s.2.
Kazim Meçi’nin Hayatı ve Eserleri için bkz. Karaçay-Malkar Türk Edebiyatından Kazim Meçi’nin Hayatı, Edebî Kişiliği ve Eserlerinden Örnekler, Vedat Balkan, AKÜ Sos.Bil.Enst., Afyon,1997[Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi].
C nüshası, s.529.
İlim âlemince pek bilinmeyen Kazim Meçi’nin bu Mevlidinin elimizde, ikisi Arap harfleriyle,
ikisi de Kiril harfleriyle yazılmış dört nüshası bulunmaktadır ki üzerinde çalışmamız devam
etmektedir.
A’da s.233-237; B’de“İbrahim Paygambarnı caşı İsmail’in Kurban etgen”vr.18b-22a; C’de
“İbrahim”s.125-130
A’da yok.
B’de bu iki dörtlük yok.
B’de “...izleyed”
B,C’de “ Bir caş ber dep Allahdan”
B’de “... tileyed”
B’de “Kurman etip bek süygen”
B,C’de “Anga...”
B’de “Ol malların kesdirip”
B’de “Ol tüşünde eşitdi”;
C’de “Sora tüşünde eşitdi”
C’de “...endi sen”
B,C’de “Har keçede tohdamay”
B’de “Tüşnü...” ;C’de “Bir tüş...”
B,C’de “Kıçırdı...”
B’de “Sen sözüngü...”
B’de “...alkan sen”
B’de “...ol...”;C’de “...tüşünde”
B’de “Dagıda ol eşitdi”;
C’de “Biyagı söznü eşitdi”
C’de “Bar edi...”
B,C’de “Bolgan mülkün kaldırmay”
B,C’de “Barın artın etdirdi”
B’de “Kesi...”
B’de “Entda tolmad seni işin” ;
C’de “Entda tolmaydı sözün”
B’de “...bardı...”
C’de “Oldu da bek...”
B’de “ Tüşünde körmey...”;
C’de “Ketmey da ol...”
B’de “Bu tüşünü ol...”
B’de “Mina taba...”
A,C’de bu dörtlük yok.
B’de “Anasına ol aytdı”
B’de “Meni bla birgeley”;
C’de “Ertten bla kerekbiz”
B’de “Ol otunga barırga”;
C’de “Biz otunga barırga”
C’de “Aşatdı kiyindirdi”
B’de “Ala Minaga...”
C’de “Aytdı İblis Hacarga”
B’de “...eltedi...”
B’de “...tohdamay”
B’de “Anı ızından...”
B’de “...ey...”
B’de “Caşga aylanıp ol aytdı”
B’de“Seni keltirdi..”;C’de“..eltedi..”
B’de “Atan murat etedi”
B’de “...meni sen”
B,C’de “Kara betli sen kişi”
B’de “Taşnı aldı koluna
Urdu anı közüne.
Bir da inanmad İsmail
Anı aytgan sözüne”
B’de “Anı urdu başına”
B’de “Aytdı anga atası
Bir kalmayın macera.
Galelehü İsmail
İkfel ente mâterâ”
C’de “Caşnı...”
C’de “...cıladı”
A’da bu dörtlük yok.
A’da “...İbrahim”
C’de “...boldu bu...”
B,C’de “Canıvarla cıyılıp
Anga barı cıladı.
Neterikdi Halil dep
Allah anı sınadı”
B,C’de “Körmesin dep bıçaknı
Caşnı közün bayladı”
B’de “Közümü sen...”
B’de “...kögüzme”
C’de “Bıçak tartdı...”
C’de “Irahat...”
C’de “Ornundan da...”
C’de “...anga Allah!”
B’de “Kallay bıçak keseret
Kesme dedi anga Allah
Koçgar indi ornuna
Azat etip caşnı Allah”
B’de bu dörtlük yok ;
C’de “Azat etip caşnı Allah
Koçhar iydi ornuna
Sözün tuthanı üçün
Irazı boldu kuluna”
B,C’de “Tekbir etip ol koçgar”
B’de “Tavuş etdi ullu Alllah”
C’de “Tavuş keldi başından
Muratınga cetdin dep”
B’de “...bitdirdin...”
B’de “Keltirdin sen..”
B’de bu iki dörtlük yerine:
“Köp şükür etdi ol
Caşı azat bolganda.
Kuvandırdı Hacar’nı
Caşnı alıp barganda” ;
C’de “Köp şukurla etdi ol
Caşı azat bolganda
Kuvandırdı Hacar’nı
Caşın alıp barganda”
B’de bu dörtlük yok
C’de “Sıratından...”
C’de “Irahat...”
A’da bu iki dörtlük yok.
A,B’de bu dörtlük yok.
B’de bu dörtlük yok